Unutmamak gerekir ki, peygamberlerle kavimlerinin arasını
ayırmak için devreye giren bu büyük güç, her zaman
peygamberlerin kavimlerinden tamamen ayrılmalarından
sonra devreye girer. Müslümanlar, yüce Allah kendilerini
kurtardıktan sonra kavimlerinin dinine dönmeyi, onların
aralarına karışıp hayat biçimlerine uymayı
reddettikten sonra... Dinleri ile özel İslâmi toplumları
ile, kendilerine özgü yönetimleri ile apayrı bir yapı
olarak varlıklarını sürdürmede ısrarlı
olduktan sonra... İnanç temeline dayalı olarak
kavimlerinden ayrıldıktan sonra... Dolayısıyla
bir kavim, inanç, sistem, yönetim ve toplum olarak iki ayrı
ümmete bölündükten sonra... İşte o zaman en büyük
kuvvet, bitirici darbesini indirmek, mü'minleri tehdit eden tağutları
yerle bir etmek, mü'minleri yeryüzüne yerleştirmek,
kendilerine zafer ve egemenlik vereceğine ilişkin yüce
Allah'ın peygamberlere yönelik vaadini gerçekleştirmek
için devreye girer. Müslümanlar cahiliye toplumuna karışmış
bulunuyorken, onun rejiminin ve yönetiminin belirlediği
ölçüler içinde çalışıyorlarken, ondan
ayrılmamışken, bağımsız islâmi bir
yönetim altında bağımsız ve organik bir
hareket olarak belirginleşmemişken, ilahi müdahale asla
sözkonusu olmaz.
"Rabbleri onlara vahiy yolu ile bildirdi ki, "Biz
zalimleri kesinlikle yokedeceğiz."
Kesinlikle yok edeceğiz ifadesinde hem büyüklük, hem de
vurgulama yeralmaktadır. Bunlar, bu zorlu anda havaya belli
bir gölge ve belli bir ses tonu katıyorlar. Tehditler
savuran zorbaları, bu tehditlerle hem kendilerine, hem gerçeğe,
hem peygamberlere, hem de insanlığa zulmeden müşrikleri
kesinlikle yokedeceğiz.
"Ve onların arkasından yeryüzüne sizi yerleştireceğiz."
Abartma ya da palavra değil bu, her zaman için
yürürlükte olan, adil bir kanundur bu.
"Bu müjde benim karşıma çıkacağından
çekinen ve benim tehditlerimden korkanlar içindir."
Bu yerleştirme ve halifelik görevi benim karşıma
çıkacağından çekinen, üstünlük taslamayan,
haddini aşmayan, büyüklenmeyen, zorbalık yapmayan ve
tehditlerimden korkanlar içindir. Buna göre hesabını
yapan, sebeplerinden sakınan, yeryüzünde bozgunculuk
yapmayan ve insanlara zulmetmeyenler içindir. Zaten halifelik
görevini de bu yüzden hakediyor. Bunu hakederek elde ediyorlar.
Böylece küçük ve komik kuvvet -zalim tağutların
kuvveti- zorlu ve muazzam kuvvetle -her şeye egemen, ulu ve
ezici kuvvetle- karşı karşıya kalıyor.
Çünkü peygamberlerin görevi apaçık bir duyurma ve mü'minlerle
yalanlayanların iyice belirginleşip ayrılması
ile sona eriyor.
Bir safta, komik ve cılız kuvvetleri ile birlikte
zorba tağutlar, diğer safta da yüce Allah'ın gücünün
desteğinde mütevazi ve davetçi peygamberler yeralıyor.
Her iki saf da zafer ve fetih istiyor. Akıbet nasıl
olması gerekiyorsa öyle oluyor: