|
1- İnsanları
dilleri ile arkalarından Çekiştiren ve
karşılarında kaş, göz hareketleri ile onları
aşağılayan herkese yazıklar olsun.
2- Malı
toplayıp onu teker teker sayana.
3- Malının
kendisini ölümsüzleştireceğini zannedene
yazıklar olsun.
4- Hayır. O
kırıp geçen yere atılacaktır.
5- O kırıp geçen
ne olduğunu bilir misin sen?
6- Allah'ın
tutuşturulmuş ateşidir o.
7- Tırmanıp yüreklerin
üstüne çıkan.
8- Cehennem
onların üzerine kapatılacaktır.
9- Uzun sütunlar
içinde.
Bu sure davanın ilk dönemindeki
yaşanılmış realiteye dayalı bir tabloyu
yansıtmaktadır. Bu Aynı zamanda her toplumda görülebilecek
bir insan tipini canlandırmaktadır. Bu basit ruhlu,
aşağılık bir kişinin tablosudur. Kendisine
mal verildiğinde ona gönlünü kaptıran, onun
karşısında kendine hakim olamayan, malın hayatta
en üstün kazanç olduğunu, bütün değerlerin ve bütün
ölçülerin, insanlığın ölçülerinin, kavramların
ölçülerinin ve gerçeklerin ölçülerinin karşısında
küçüldüğünü hissetmeye başlayan, mala sahip olmakla
insanların sonsuz değerlerine ve
onurlandırıcı her şeyine sahip olduğunu
zanneden aşağılık bir tip!
Ayrıca elde
ettiği bu malın her şeye gücü yeten, yapamayacağı
hiçbir şey bulunmayan bir ilah olduğunu zanneden,
ölümü dahi başından savıp, ölümsüzleştirebileceğini
düşünen bir tip! Bu malının, Ahirette hesaba
çekilme ve yaptıklarının
karşılığını verme anında bile
Allah'ın yargısını, hesaba çekmesini ve cezasını
bertaraf edebileceğini düşünen bir tip!
İşte bu nedenle sözkonusu
adam, içgüdülerin yönlendirmesiyle malın peşine düşmekte,
onu ikide bir saymakta ve saydıkça da zevk almaktadır. içine
ve bünyesine çirkin bir duygu yerleşmekte, bu duygu ise onu
insanlığın değerleri ve onurlarını
aşağılamaya itmektedir. Dili ile onları
eleştirmekte, göz ve kaş işaretleri ile onları
alaya almaktadır. Dili ile onları ayıplamakta,
hareketleri ile de onlarla alay etmektedir. Gerek onların
seslerini ve hareketlerini anlatarak, gerekse onların
sıfatlarını ve özelliklerini sözleri ve işaretleri
ile, gözleri ve kaşları ile, alaylı mimikleri ve küçük
düşürücü hareketleri ile ortaya koymaktadır.
Bu kişilikten ve
imandan yoksun bir insan ruhunun, adileşmiş, iğrençleşmiş
halini tasvir eden bir tablodur. islam, yüce ahlaki değerleri
gereği böyle düşük ruhların halini nefretle
karşılar. Onlardan tiksinir. Bu nedenle islam, çeşitli
yerlerde alayı, göz-kaş işaretleri ile
aşağılamayı ve ayıplamayı
yasaklamıştır. Bu hareketlerin bu kadar çirkin ve iğrenç
bir şekilde tasvir edilmeleri ve bunun sonucunda tehditlerin ve
cezanın yer alması gösteriyor ki, bu bazı müşriklerin,
Allah'ın peygamberine ve müminlere karşı
takındıkları gerçek bir durumu canlandırmakta
idi. Bunlara verilen cevap korkunç bir tehdidi ve kesin bir tavrı
yansınmakta idi. Bu konuda bazı kişilerin
adını veren rivayetler de
aktarılmıştır. Fakat bu rivayetler güvenilir ve
sağlam değildir. Bu nedenle sadece belirttiklerimizle
yetiniyoruz.
Tehdit, maddi ve manevi
azabın tablosu ile ateşin somut ve soyut tablosunu
canlandıran bir kıyamet sahnesi şeklinde gelmektedir.
Bu sahnede suç ile cezasının yolu ve azabın
atmosferi arasında bir örtüşme gözetilmiştir. Dili
ile, gözleri ve kaşları ile hafife alan, insanları
aşağılayan, canları ve haysiyetleri alay konusu
yapan, mal toplayarak bu malın kendisini ölümsüzleştireceğini
sanan bu insanın tablosu! Malla kendini güçlü zanneden bu
alaycı insanın karşısında herşeyi
kırıp geçen "hutame"ye atılan,
değersiz, "itilmiş" insanın tablosu yer
almaktadır. Bu tabloda hutame onun bedenini ve büyüklük
taslayışını kırıp geçmektedir. Bu "Allah'ın
tutuşturulmuş ateşidir." Bu ateşin
Allah'a bağlanması ve böyle nitelendirilmesi sahne
üzerinde Alışılmışın
dışında korkutan, ürperten, titreten bir hava
estirmektedir. Ve bu ateş, alayın ve horlamanın
kaynağı olan; içinde aşağılama, gurur ve
kibrin gizlendiği yüreği üzerine "atılmaktadır:'
Değersizleştirilen, itilip bırakılan ve ezilip
geçilen adamın tablosunu tamamlamak için alevleri her yanı
kaplayan ateşin tablosu verilmektedir. Artık onu kimse
kurtaramamaktadır. Artık orada saygı duyulmadan
bağlayan hayvanlar gibi sütunlara bağlanmıştır.
Kelimelerin ses tonunda bile bir sertlik hissedilmektedir. "Addedeli.
Kella Leyun be zenne. Tattaliu. Umeddedeh" ifadelerin
anlamlarında da değişik üsluplarla pekiştirme
yer almaktadır. "Kuşkusuz kırıp geçiren
cehenneme atılacaktır. O kırıp geçiren
cehennemin ne olduğunu sen nereden bileceksin? O Allah'ın
tutuşturulmuş ateşidir." ßu kadar özlü ve
bu kadar üstü kapalı bir ifadenin ardından korkunç bir
soru. Hemen cevap ve açıklaması gelmekte. Bunların
hepsi pekiştirme ve önemi vurgulama üsluplarıdır.
Ayrıca ifadede tehdid de vardır. "Vay haline
atılacaktır... kırıp geçirene... Allah'ın
tutuşturulmuş ateşi. Tırmanıp yüreklerin
üstüne çıkan. Onların üzerine kapanan, uzun sütunlar
içinde." Bütün bunlarda anlatım ve duygu açısından
bir ahenk vardır. Bu da dili, göz-kaş hareketleri ile
alaya alan adamın çirkin eylemine uygun düşmektedir.
Kur'an-ı Kerim
davanın başına gelen olayları izliyor ve
aynı zamanda onları yönlendiriyordu. Kur'an düzenbazların
oyunlarını altüst eden, düşmanların kalplerini
titreten ve müminlerin ruhlarını huzura kavuşturan,
bomba tesiri yapan güçlü bir silahtır. Burada yüce Allah'ın
onlara bu şekilde karşılık vermede gösterdiği
özen konusunda iki önemli noktaya değinmek istiyoruz.
Birincisi; Ahlâkî düşüklüğü
ve çöküntüyü çirkin göstermek ve ruhlardaki bu alçak tabloyu
gözler önüne serip, insanları ondan tiksindirmek.
İkincisi; müminleri
savunmak, onların ruhlarını korumak, oraya
aşağılık duyguların
sızmasını önlemek. Allah'ın
yaptıkları herşeyi gördüğünü, onlardan hoşlanmadığını
ve cezalarını vereceğini hissettirmek... Bu da mümin
ruhların yücelmesi ve o çirkin tuzakların üstüne çıkmaları
için yetiyor zaten....
|
|