O |
Hüd
|
O |
|
40- Nihayet emrimiz gelip tandır kaynamaya (her taraftan
sular fışkırmaya) başlayınca Nuh'a
"Her canlı türünün birer çiftini, boğulacağına
ilişkin hükmümüzün kesinleştiği kimse
dışında kalan aile bireylerini ve mü'minleri
gemiye bindir" dedik. Zaten O'na az sayıda kişi
inanmıştı.
41- Nuh dedi ki; "Haydi gemiye bininiz. Onun sular içinde
yol alması da, bir yerde durması da Allah'ın
adı ile gerçekleşecektir. Hiç şüphesiz Rabbim
affedicidir, merhamétlidir. "
Burada sözü edilen "tandırın kaynaması"
olayı konusunda değişik görüşler ileri sürülmüş,
birbirinden farklı yorumlar yapılmıştır.
Bu yorumlardan bazıları insan hayalini hayli zorluyor,
onu uzak ihtimallere doğru sürüklüyor. Ayrıca gerek
bu konudaki yorumlarda, gerekse "Tufan
olayı"nın tümünde, buram buram yahudi uydurmaları
(israiliyat) tütüyor. Bize gelince, hakkında bilgi sahibi
olmadığımız bu "gayb" konusunda
bilinmezliğin çöllerinde, delilsiz olarak taban tepecek değiliz.
Ayetin bize verdiği bilgi ile yetineceğiz, onun
anlamının sınırlarını aşarak
olaya başka şeyler katmayacağız.
Bu prensibimiz uyarınca bu konuda söyleyebileceğimiz
şudur: "Tandırın kaynaması"
olayı -ki tandır, alev ya da tutuşturucu kor
demektir- bir çukurdan, bir alev pınarından ateşin
parlaması ya da volkanik bir patlamanın
lavlarının havaya fışkırması
şeklinde meydana gelmiş olabilir. Bu "parlama"
ya da "fışkırma" olayı yüce Allah'ın
Hz. Nuh'a gönderdiği bir işaret, bir parola
olabileceği gibi, yerden suların kaynamasına ve gökten
sellerin boşalmasına sadece eşlik eden ya da bu
konudaki hükmün uygulanmasının ilk
adımını oluşturan bir olay da olabilir.
Bu olay meydana gelince, "Nuh'a
`Her canlı türünün birer çiftini gemiye bindir' dedik."
Anladığımız kadarı ile bu olaya
ilişkin ilahi "talimname" Hz. Nuh'a verilecek
emirlerïn aşama aşama bildirilmesini, her emrin
uygulama zamanı gelince kendisine iletilmesini gerektiriyordu.
Bunun sonucu olarak ilk önce gemi yapması emredildi, o da
gemiyi yaptı. Ayet, bize bu gemiyi yapmanın
amacını açıklamadığı gibi, Hz.
Nuh'a bu amacın ne olduğunun bildirildiğini de
belirtmiyor. Fakat "Nihayet emrimiz gelip de tandır
kaynamaya (Her taraftan sular fışkırmaya)
başlayınca" ilahi emrin
aşağıdaki aşaması geldi.
"Nuh'a `Her canlı türünün birer çiftini ve boğulacağına
ilişkin hükmümüzün kesinleştiği kimse
dışında kalan aile bireylerini gemiye bindir."
Buradaki "Her
canlı türünün birer çiftini" ifadesi
hakkında da çeşitli görüşler ileri sürülmüş,
değişik yorumlar yapılmıştır. Bu
yorumlardan güçlü bir yahudi uydurmacılığı
(israiliyat) kokusu havaya yayılmaktadır. Bize gelince,
"Her canlı türünün birer çifti" ifadesinden ne
kasdedildiği, Hz. Nuh'un hangi canlı türlerini yanına
alıp gemiye bindirebildiği konusunda hayal
oyunlarına ve saçma
varsayımlara
dalmaya niyetimiz yok. Sadece bu ifadenin verdiği genel bilgi
ile yetineceğiz.
Bunun dışına taşan varsayımlar,
dayanaksız bocalamalardır. Ayeti incelemeye devam
ediyoruz:
"Boğulacağına ilişkin hükmümüzün
kesinleştiği kimse dışında kalan aile
bireylerini... (gemiye bindir.)"
Yani yüce Allah'ın yasası uyarınca azaba çarpılmayı
hakeden kimse dışın daki
aile bireylerini
gemiye bindir. Ayrıca;
"Mü'minleri de."
Yani aile bireylerinin dışındaki mü'minleri de
gemiye bindir. Devam ediyoruz:
"Zaten O'na az sayıda kişi.
inanmıştı."
"Nuh dedi ki; `Haydi gemiye bininiz, onun sular içinde
yolalması da, bir yerde durması da Allah'ın
adı ile gerçekleşecektir"
Hz. Nuh, aldığı emri uyguladı ve gemiye
alınmaları uygun görülen insanları ve
hayvanları gemiye bindirdi.
"Haydi, gemiye bininiz. Onun sular içinde yolalması
da, bir yerde durması da Allah'ın adı ile gerçekleşecektir."
ifadesi geminin gerek sularda yolalması
sırasında, gerekse bir yerde durması anında yüce
Allah'ın iradesine, özgür dileğine teslim
edildiğini açıkça dile getirir. Yüzmeye başlayan
bu gemi, yüce Allah'ın gözetimi, yüce Allah'ın
koruması altındadır. Yoksa azgın dalgalarla,
daha doğrusu "Tufan" çalkantıları ile
boğuşan bu gemi konusunda insanların elinden ne
gelebilir ki?
|
|
O |
|
O |
|