36- Nuh'a vahiy yolu ile bildirildi ki; "Daha önce
inananlar dışında soydaşlarından
başka inanan olmayacaktır. Onların
yaptıklarından dolay üzülme. "
37- "Bizim gözlerimiz önünde ve vahyimiz uyarınca
gemiyi yap, zalimler konusunda bana başvurma, çünkü onlar
kesinlikle boğulacaklardır. "
Artık uyarma görevi bitmiştir. Çağrı
işi sona ermiştir. Tartışma faslı da
kapanmıştır. Çünkü;
"Nuh'a vahiy yolu ile bildirildi ki; `Daha önce inananlar
dışında, soydaşlarından başka inanan
olmayacaktır."
İman etmeye yetenekli kalpler iman etmişlerdir.
Geride kalan kalplerde iman etme yeteneği, imana gelme
eğilimi yoktur. Kullarını herkesten iyi
tanıyan ve neyin mümkün, neyin imkânsız olduğunu
herkesten iyi bilen yüce Allah, Hz. Nuh'a böyle vahyetti. Bu
durumda yararsız çağrı faaliyetini yürütmek
yersiz ve anlamsızdır. Onların yaptıkları
kâfirliklerin, yalanlamaların, meydan okumaların ve
alaya almaların sana hiçbir zararı, sana yönelik
hiçbir sorumluluğu yoktur. O halde;
"Onların yaptıklarından dolayı
üzülme."
Yani karamsarlığa ve endişeye kapılma.
Yaptıkları kötülüklere aldırış etme,
önem verme. Kendi hesabına endişe etme; çünkü onlar
sana hiçbir zarar veremezler. Onlar hésabına da üzülme;
çünkü onlardan hayır gelmez.
Onların işini çıkar kafandan, çünkü mesele
bitmiştir. Bunun yerine;
"Bizim gözlerimiz önünde ve vahyimiz uyarınca
gemiyi yap."
Bizim gözetimimiz altında ve sana verdiğimiz
bilgilere dayanarak. Ayrıca;
"Zalimler konusunda bana başvurma, çünkü onlar
kesinlikle boğulacaklardır."
Onların akıbeti belirlenmiş, haklarındaki hüküm
kesinleşmiştir. Bu yüzden onlar hakkında bana bir
şey söyleme. Ne doğru yola dönsünler diye dua et ve
ne de onlara beddua oku. Başka bir ayette bildirildiğine
göre Hz. Nuh, soydaşlarından umut kesince onlara beddua
etmiştir. Fakat bizim anladığımıza göre
"umut kesme" olgusu bu ayetin inişinden sonra
meydana gelmiştir. Çünkü hüküm kesinleşince dua
etme kapısı kapanır.
Hikâyemizin üçüncü sahnesinde Hz. Nuh'u gemi yaparken
görüyoruz. Soydaşları ile ilişkiyi kesmiş,
onları doğru yola çağırmayı, onlarla
tartışmayı kesmiştir. Okuyalım:
38- Nuh, gemiyi yapar. İleri gelen
soydaşlarının yanından geçen her grubu
kendisini alaya aldı. Nuh da onlara dedi ki; "Siz
bizimle alay ediyorsunuz, ama şimdi siz bizimle nasıl
alay ediyorsanız. İlerde biz sizinle alay edeceğiz.
"
39- "Perişan edici azabın hangimizin
başına geleceğini, hangimizin sürekli azaba uğrayacağını
yakında öğreneceksiniz. "
Görüldüğü gibi birinci ayetin ilk cümlesinin
yükleminde "geniş zaman" kipi
kullanılıyor. Bu kullanım, sahneye ciddilik ve
canlılık kazandırıyor. Bu yüzden biz Hz.
Nuh'u bu cümleyi okurken hayalimizde canlanmış olarak görüyoruz.
Karşımızda durmuş, gemi yapıyor.
Aynı sahnede `soydaşlarından çeşitli gruplar
görüyoruz. Hepsi de kendini beğenmiş, burunları
havada, Hz. Nuh'un yanından alay ede ede geçiyorlar.
Kendilerine bir süreden beri "Ben Allah'ın
peygamberiyim" demiş olan, onları yoluna çağırmış
olan, kendileri ile tartışan, uzun tartışmalar
yapmış olan ve şimdi durup dururken rol
değiştirerek gemi yapan bir marangoz olarak
karşılarına çıkan şu adamla alay
ediyorlar. Alay ediyorlar, çünkü işin sadece
bakışlarına yansıyan dış yüzünü
görüyorlar. İşin arkasındaki vahiyden ve ilahi
buyruktan haberleri yok. Zaten onlar her zaman olup bitenlerin
sadece görüntülerini algılayabiliyorlar, bu görüntülerin
arkasındaki hikmeti ve ilahi tasarıyı
kavrayamıyorlar.
Hz. Nuh'a gelince O, güven içindedir, işin
arkasında ne olduğunu biliyor. Bu yüzden büyük bir soğukkanlılık,
gönül rahatlığı ve vakar duygusu içinde karşısındaki
alaycılara, ilerde hakettikleri
karşılığı vereceğini, günü gelince
kendisinin onlarla alay edeceğini haber veriyor.
Okuyalım:
"Nuh da onlara dedi ki; `Siz benimle alay ediyorsunuz, ama
şimdi siz nasıl bizimle alay ediyorsanız, ilerde
biz sizinle alay edeceğiz."
Sizinle alay edeceğiz. Çünkü bu gemi yapımı
işinin arkasında yüce Allah'ın hangi ön tasarısının
yattığından, bu işin sonunda
başınıza neler geleceğinden haberiniz yok.
Fakat;
"Perişan edici azabın hangimizin
başına geleceğini, hangimizin sürekli azaba uğrayacağını
yakında göreceksiniz."
Evet, hangimizin? Bizim mi, yoksa sizin mi? Günü gelince
perde kalkacak ve saklı sırlar gözler önüne
serilecektir!.
EMRİN UYGULANIŞI
Sonraki ayetlerde beklenen an geldiğinde, neler
yapılacağını anlatan sahne
karşımıza çıkıyor. Okuyalım: