Şu dünyada yapılan her çalışma, harcanan
her emek karşılığını görür.
İster bu çalışmanın, bu emeğin sahibi
bakışlarını yüce ufuğa dikmiş olsun,
isterse çalışmalarını sadece yakın
vadeli çıkarlarına, şahsi beklentilerine yöneltmiş
olsun, farketmez, her iki durumda da kural geçerlidir. Fakat eğer
insan dünya hayatı peşinden koşar, sırf onun
çekici güzellikleri uğruna çaba harcarsa, bu dünyada çalışmalarının
karşılığını alır; belirli bir sürenin
sonuna kadar bu sonuçlardan yararlanır.
Fakat böyle bir kimseyi ahirette bekleyen tek akıbet,
cehennem ateşidir. Çünkü orası için hiçbir hazırlık
yapmamış, hiçbir şey biriktirmemiş, hatta
orayı hiç hesaba katmamıştır. Dünya için
yaptığı bütün çalışmaların
karşılığını dünyada alır.
Fakat bu dünya amaçlı çalışmalar ahirette geçersizdir,
orada onlara hiçbir önem verilmez, bu tür çalışmalar,
zehirli ot yiyerek karnı şişen devenin
kabarmasına ve arkasından çatlamasına benzer, kof
bir genleşme gibidir. Bu tablo, dünyadaki kof genleşmelere,
sonunda çatlayıp ölmeye vardıran hastalıklı
kabarmalara uygun düşen bir tasvirdir.
Bugün biz etrafımıza
baktığımızda hep dünya için çalışan
ve bu çalışmaların
karşılığını alan birçok
şahıslar, toplumlar ve milletler görürüz. Bunların
dünyaları alımlıdır, bunların dünyaları
hızlı bir kabarma görüntüsü sürer gözlerimizin
önüne. Fakat bu gördüklerimize şaşırıp
"Bunlar niçin böyle!" diye sormamalıyız.
Çünkü bu gördüklerimiz
şeklindeki
ayette ifadesini bulan dünyaya ilişkin ilahi yasanın
gereğidirler.
Fakat bu yasayı ve bu yasanın sonuçlarını
kabul etmek bize unutturmamalıdır ki, bu adamlar
eğer bu dünya uğruna yaptıkları çalışmaların
aynısını, kalplerini ahiret ufkuna yönelik tutarak,
kazanırken ve nimetlerden yararlanırken yüce Allah'ın
hoşnutluğunu gözeterek yapsalardı, yine dünya
hayatının güzelliklerini elde edecekler, emeklerinin
karşılığına -hiçbir kısıntıya
uğratılmaksızın kavuşacaklardı,
fakat o taktirde bunun yanısıra ahiret mutluluğunu
da elde edecéklerdi.
Ahiret hayatı için çalışmak, dünya hayatı
için çalışmanın yolunu kesen bir engel
değildir. Tersine yine dünya için yapılan çalışmaların
aynısı yapılacaktır. Yalnız bu işler
yapılırken, yüce Allah'a yönelinecek, O'nun hoşnutluğu
gözetilecektir. Ahiret hayatı için çalışmak, dünya
hayatı için yapılacak olan çalışmaların
ne miktarını azaltır ve ne de ürünlerini kısıtlar.
Tersine bu çalışmaların ve bu çabaların
ürünlerini arttırır, bereketlendirir, kazancı da
bu kazançtan yararlanmayı da arındırır, temiz
yapar. Ayrıca dünya yararına, ahiret yararını
ekler. Yalnız eğer dünya yararından amaç, yasak
ihtirasları tatmin etmek ise, o zaman iş
değişir. Böyle bir tutum sadece ahirette değil,
sonucu bir süre sonra görülse de; dünyada da geri teper. Bu
yasa, gerek toplumların hayatında, gerekse fertlerin
hayatında etkinliğini hep göstermiştir. Tarihin
ibret dolu olayları, yüzyıllar boyunca
ihtiraslarına tutsak olan milletlerin acı sonunu gösteren
tanıklardır.
Bundan sonraki ayetlerde müşriklerin Peygamberimize ve
yanında getirdiği gerçeğe karşı
takındıkları tavır anlatılıyor,
Peygamberimizin Rabbinden kaynaklanan, apaçık bir belgeye
dayandığına, O'nun Allah tarafından görevlendirilmiş
bir peygamber olduğuna tanıklık eden Kur'an'a
dikkatlerimiz çekiliyor. Daha önce Hz. Musa'ya indirilen Tevrat
da aynı tanıklığı yapmıştı.
Okuyacağımız ayetler, Peygamberimizi, O'nun çağrısını
ve misyonunu kuşatan bu kanıtlar demetine
bakışlarımızı çeviriyor. Amaç,
Peygamberimizi ve çevresindeki müslüman azınlığı
yüreklendirmek, onlara moral aşılamaktır.
Bunun arkasından Peygamberimizi yalanlayan müşrik
gruplar, cehennem ateşi ile tehdit ediliyor, kıyamet gününün
bir azap sahnesi gözlerinin önüne seriliyor. Bu sahnede
dünyadaki şımarıklığın ve gerçek
karşısında burun kıvırmanın
cezası olarak perişanlık vardır, rezillik
vardır.
Okuyacağımız ayetlerin devamında
anlatılıyor ki, bu eğri yolun
şımarık yolcuları, bu hakkın inatçı
düşmanları yüce Allah'ın azabından
kurtulamayacaklar, yüce Allah dışında bir
kurtarıcı, bir dayanak bulamayacaklardır. Dünyadaki
bütün şımarıklıklarına karşın,
o gün bu alanda güçsüz ve çaresiz kalacaklardır. Yüce
Allah'ın deyişi ile "Onlar ahirette ne
ağır hüsrana uğrayacak kimseler olacaklardır."
KARŞIT GRUPLARIN TASVİRİ
Yine okuyacağımız ayetlerde sözkonusu müşrikler
ile mü'minler arasında somut, gözle görülür bir karşılaştırma
yapılıyor. Bu karşılaştırmada bu iki
grubun özellikleri arasındaki derin
farklılığa, dünyadaki ve ahiretteki tutumları
ile durumları arasındaki uçuruma dikkatlerimiz
çekiliyor.