O |
Hüd
|
O |
|
116- Sizden önceki kuşaklardan, yeryüzünde
bozgunculuktan sakındıran birtakım akıllı
ve erdemli kimseler çıksaydı ya! Sadece toplu
felaketlerden kurtardığımız az sayıda
kimse bu görevi yerine getirdi. Zalimler ise kendilerini
şımartan ihtiraslarına kapılarak
ağır suçlara daldılar.
117- Sözkonusu şehirlerin halkları doğru
yoldayken, Rabbin oraları haksızlıkla helak
etmiş değildir.
Bu ifade, yüce Allah'ın milletlerin hayat süreçlerine
ili,kin yasa sisteminden bir kanunu ortaya koymaktadır. Buna
göre, herhangi bir şekilde insanların Allah'dan
başkasına kulluk yapmalarıyla içinde bozgunculuk
başgösteren bir millette, bu durumu bertaraf etmek için
harekete geçen kimseler bulunuyorsa, o millet kurtulmuş bir
millettir. Yüce Allah azap etmek, köklerini kurutmak suretiyle
on arı cezalandırmaz. Ama zalimlerin zulüm işledikleri,
bozguncuların bozgunculuk yaptıkları, buna
karşılık içinde bu zulme ve bozgunculuğa
karşı koyacak kimsenin bulunmadığı veya
bu durumdan hoşnut olmamasına rağmen bozulmuş
realiteye etki edecek gücü bulunmayan kimselerin yeraldığı
milletler ya kökten yokedilme felâketi ile ya da çözülme ve
çökme felâketi ile cezalandırılmalarını
gerektiren Allah'ın kanunun işlemesini hakederler.
O halde, Allah'ın bir ve ortaksız
Rabblığını egemen kılmaya davet edenler,
yeryüzünü Allah'dan başkasına kulluk yapma
çirkefinden dolayı içine düştüğü fesattan
temizlemeye çağrı yapan mü'minler, halklar ve
milletler için Allah'ın azabına karşı emniyet
sübobu niteliğindedirler. Bu ise, Allah'ın
Rabblığını egemen kılmak için mücadele
eden savaşçıların her çeşit zulüm ve
bozgunculuğa karşı koyan davetçilerin değerini
ortaya koymaktadır. Çünkü onlar sadece Rabblerine ve
dinlerine karşı görevlerini yerine getirmekle kalmıyorlar,
bununla Allah'ın öfkesini, felâket ve perişanlığı
gerektiren azabını da milletlerinden
uzaklaştırmış oluyorlar.
HİDAYET VE SAPIKLIK
Son değerlendirme, insanların doğru yol ve
sapıklık açısından ayrı tutumlar içinde
olacaklarına ve yüce Allah'ın
yaratıklarının her iki tarafa yönelişleri ile
ilgili olarak yürürlüğe koyduğu değişmez
yasasına ilişkindir.
118- Eğer Rabbin dileseydi, tüm insanlar! tek bir ümmet
yapardı. Oysa insanlar sürekli görüş ve inanç ayrılığı
içindedirler.
119- Yalnız Rabbinin merhametine mazhar olabilenler
doğru yolda görüş ve inanç birliği
sağlayabiliyorlar. Zaten Allah insanları bunun için
yarattı. Rabbinin "cehennemi, mutlaka insanlarla ve
cinlerle dolduracağım" şeklindeki sözü
çoktan kesinleşti.
Şayet yüce Allah, dileseydi bütün insanları
aynı düzeyde ve ortak yeteneklere sahip kimseler olarak
yaratırdı. Bir değişiklik, bir
farklılık olmaksızın birbirinden kopya
edilmiş nüshalar gibi yaratırdı. Yeryüzünde
takdir edilen bu hayatın tabiatı bunu gerektirmiyor. Yüce
Allah'ın yeryüzüne halife olarak atadığı
şu insan denen yaratığın tabiatı da buna
uygun değildir.
Yüce Allah insan denen yaratığın
değişik yeteneklere, farklı yönelişlere sahip
olmasını dilemiştir. O'na dilediği tarafa yönelebilme
özgürlüğünü bahşetmeyi dilemiştir. Kendi
yolunu kendisinin seçmesini, yaptığı seçimin karşılığını
görmesini dilemiştir. O'nun yasası böyle olmasını
gerektirdi, iradesi bu yönde gerçekleşti. Doğru yolu
seçen de sapıklığı seçen gibidir. İkisi
de aynıdır, yüce Allah'ın
yaratıklarının seçimlerine ilişkin yürürlüğe
koyduğu yasanın doğrultusunda hareket etmeleri
bakımından. İnsan denen yaratığın seçme
özgürlüğüne sahip olmasını ve seçtiği
sistemin ve metodun cezasını bu seçime göre görmesini
öngören ilahi iradeye uygun olarak gerçekleşmesi
bakımından doğru yolu seçmek ile sapıklığı
seçmek birdir.
Yüce Allah insanların tek bir millet
olmamalarını dilemiştir. Bunun sonucunda
farklı tabiatlara, ayrı görüşlere sahip
olmaları gerekmiştir. Bu ayrılığın,
inancın temellerine kadar uzanması gerekmiştir.
Kuşkusuz Allah'ın rahmetine mazhar olanlar bu
kuralın dışındadırlar. Onlar gerçeği
bulmuşlardır. -Gerçekse tektir, birden fazla değildir-
Gerçeğin etrafında birleşmişlerdir. Bu durum
onların sapıklardan ayrı oluşları gerçeğini
ortadan kaldırmaz.
"Rabbinin "cehennemi mutlaka insanlarla ve cinlerle
dolduracağım" şeklindeki sözü çoktan
kesinleşti."
Bununla anlaşılıyor ki, yüce Allah'ın
rahmetine mazhar olup kötülüklerden sakınan hak
taraftarlarını başka bir akıbet beklemektedir.
Bu akıbet cennettir. Hak taraftarları ile
ayrılığa düşen, ayrıca çeşitli
batıl safları ve sayısız sistemleri adına
kendi aralarında görüş ayrılığına
düşen sapıklar, cehennemi doldurdukları gibi onlar
da cenneti dolduracaklardır.
VE SURE BİTERKEN
Son bölüm, peygamberimize yönelik bir hitaptır.
Anlatılan hikâyelerin bir bir sunulması ile hem kendisi
hem de mü'minler için gözetilen hikmet vurgulanmaktadır
burada. İnanmayanlara gelince, onlara son sözünü
söylemesi, ilişkileri tümden koparıp kesin
şekilde ayrılması, onları Allah'a özgü gaybın
kapsamında olan akıbetleri ile başbaşa
bırakması istenmektedir. Sonra Allah'a ibadet etmesi
O'na dayanması ve kavmini de yapacağını yapmak
üzere kendi halinde bırakması emredilmektedir.
|
|
O |
|
O |
|