Göklerin ve yerin dayanağı her ikisinin ve ikisi
arasındaki varlıkların
yaratılışının gerekçesi olarak gerçeğin
vurgulandığı bu değerlendirme geniş
boyutlu, derin anlamlı ve olağanüstü ifade güzelliğine
sahip bir değerlendirmedir. Yüce Allah'ın şu sözü
neye işaret ediyor?
"Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındaki
varlıkları bir gerekçeye (gerçeğe) dayalı
olarak yarattık."
Bu ayet, varlıklar aleminin özünde yereden gerçeğe
işaret etmektedir. Varlıkların yapısında,
planlamasında, canlı cansız tüm varlıkların
akıbetinde etkinliği bulunan köklü gerçeği göstermektedir.
Bu varlığın yaratılış
planının derinliklerinde yeralmaktadır bu gerçek.
Çünkü varlık alemi boşuna
yaratılmamıştır, başıboş
değildir. Bu varlığın yaratılış
planında hileye, sahtekârlığa, batıla yer
yoktur. Batıl gerçek üstüne çöreklenmiş
yabancı bir unsurdur, yaratılış planında
yeralan unsurlardan biri değildir.
Varlık aleminin yapısının derinliklerinde
de bu gerçek yatmaktadır. Varlığın
yapısı, gerçeğe dayalı olarak biraraya gelen
unsurlara dayanmaktadır. Boş kuruntulara, hileye
değil. Bu unsurlara hükmeden ve onları gerçeğe
dayalı olarak kaynaştıran yasalar sistemi, çelişmez,
karışmaz ve değişmez bir sistemdir. Bu
yasalara insan arzusu, boşluk ve yanlışlık
bulaşmaz.
Varlık aleminin idare yapısının
derinliklerinde de bu gerçek yeralmaktadır... Çünkü varlıklar
alemi gerçeğe dayalı olarak yönlendirilip
yönetilmektedir. İhtiras ve arzulara değil, hak ve
adalete uyan doğru ve adaletli yasalar sistemi ile yönetilmektedir.
Varlık aleminin akıbetinde de bu köklü gerçek
yatmaktadır. Çünkü her sonuç, bu değişmez ve
adaletli yasalar sistemi uyarınca oluşmaktadır. Göklerde,
yerde ve ikisinin arasında yeralan varlıklarda meydana
gelen her değişiklik gerçeğe göre ve gerçek
için meydana gelmektedir. Sonuçta elde edilen her karşılık
da bu şaşmaz gerçeğe uygun olmaktadır.
Bu noktada yüce Allah'ın göklerin, yerin ve ikisi arasındaki
varlıkların yaratılışına dayanak
yaptığı gerçek geleceğinden kuşku
duyulmayan kıyamet anı
ile
birleşiyor. Bu an, kesinlikle ve şaşmadan
gelecektir. Bu da varlığın dayanağı olan
gerçeğin bir parçasıdır. O da özü itibarı
ile gerçektir. Ve gerçek olanı gerçekleştirmek için
gelecektir.
"O halde onların küstahlıklarını
soylu bir umursamazlıkla karşıla."
Şu halde kalbinde kin ve öfkeye yer verme. Çünkü
gerçek kesinlikle gerçekleşecektir:
"Her şeyi yaratan ve her şeyi bilen Rabbindir."
Yaratan O'dur, neyi ve kimi yarattığını
bilir. Yaratma olayı bütünüyle onun eseridir. Bu yüzden
yaratılışın özünde gerçeğin
yeralması kaçınılmazdır. Ayrıca her
şeyin başlangıcı ve dayanağı olan
gerçeğe varmalıdır her şey. Varlıklar
aleminde gerçeğin dışındaki her şey
batıldır, sahtedir, yabancıdır ve çekip
gitmeye mahkûmdur. Varlıklar aleminin özünde sağlam
bir şekilde yereden büyük ve evrensel gerçeğin
dışında hiçbir şey kalmayacaktır.
'İşte Hz. Peygamberin getirdiği mesaj, kendisine
verilen bu Kur'an, bu büyük gerçekle bağlantılıdır: