67- Şehir halkı sevinç içinde Lût'un evine geldi.
Bu ifade tarzı Lût kavminin pislikte, fuhuşta
anormal sapık cinsel ilişkide
ulaştığı iğrençliğin, alçaklığın
boyutlarını ortaya koymaktadır. Bu iğrençliği
şehir halkının topluca gelişlerini, bu gençlerin
geldiklerini haber almaktan dolayı duydukları sevinci ve
onlarla açıktan açığa sataşmaya
kalkışmalarını canlandıran bir sahne de
ortaya koymaktadır. Bu kötülüğü işlemek
istediklerini yüz kızartıcı bir şekilde açıkça
dile getirmeleri -kötülüğün kendisinden öte- iğrenç
bir davranıştır. Meydana gelmiş olsa bile,
insan hayatı böyle bir şeyi düşünmek bile
istemez. Hiç kuşkusuz zaman zaman hasta ve sapık
ilişkilere eğilimli insanlar çıkarlar. Ama bunlar
hastalıklarını, sapıklıklarını
gizlerler. Bu iğrenç duygularını gizlice tatmin
etmeye çalışırlar. İnsanların
kendilerinin bu durumlarından haberdar olmasından utanç
duyarlar. Bozulmamış bir fıtrat bu duyguyu tabii ve
hatta meşru yollardan tatmin ederken bile, gizlenme
gereği duyar. Bazı hayvan türleri de cinsel ilişkilerini
gizlerler. Ama bu uğursuz kavim,
sapıklıklarını açıkça duyuruyorlar,
topluca böyle bir ilişkiye girebiliyorlar. Gruplar halinde
sevinç içinde böyle bir iğrençlik işlemeye
koşabiliyorlar. Hiç kuşkusuz bu
aşağılık durumun eşi görülmüş
değildir.
Lût peygambere gelince; oldukça sıkıntılıdır.
Misafirlerini ve onurunu koruma çabası içindedir. İçlerindeki
insanlık onurunu ve Allah korkusu duygusunu harekete geçirmeye
çalışıyor. Gerçekte Hz. Lût onların
Allah'dan
korkmadıklarını
biliyor. Yine o, bu iğrenç ve aşağılık
ruhlara sahip kişilerde harekete geçirilecek onur ve insanlık
duygusu namına birşeyin de
olmadığını biliyor. Ama bu zor ve
sıkıntılı anda elinden gelen budur.
68- Lût onlara dedi ki; "Bunlar benim konuklarımdır,
sakın beni onlar karşısında rezil etmeyiniz.
"
69- Allah'dan korkunuz, beni utandırmayınız.
"
Bu sözler ruhlarındaki kişilik ve insanlık
duygularını harekete geçireceğine, daha bir küstahlaştırıyor
ve Hz. Lût'u -selâm üzerine olsun- bir insanı misafir
ettiği için azarlıyorlar. Sanki Hz. Lût bir cinayet işlemiş,
onların suç işlemeleri için tüm sebepleri o hazırlamış
ve bu suçu işlemekten kendilerini alamamışlar!
70- Hemşehrileri ona; "İnsanlar ile ilişki
kurmayı biz sana yasaklamamış mıydık?"
dediler.
71- Lût; "Eğer bir şey yapacaksanız,
işte size kızlarım" dedi.
Hz. Lût çırpınmaya devam ediyor ve onları
bozulmamış fıtratın ilgi duyduğu
karşı cinsi gösteriyor. Hayat düzeninde bu köklü
isteğe cevap vermek üzere yüce Allah'ın
yarattığı kadınlara dikkatlerini çekiyor.
İnsan soyunun devamı, onunla birlikte hayatın sürmesi
için yüce Allah'ın bu duyguyu tatmin aracı olarak
yarattığı kadınları gösteriyor. Tabii
durumlarda iki cins için de sağlıklı ve huzurlu
cinsel tatmin yolu budur çünkü. Ve bu oldukça derinden gelen
kişisel istekle hayatın devamı için bir garantidir...
Allah'ın peygamberi Lût -selâm üzerine olsun- kızlarım
bu sapıklara zina yapsınlar diye sunmuyor. O,
bozulmamış fıtratın eğilimli olduğu
tabii cinsel birleşme yolunu göstermek istiyor. Amaç
içlerindeki bu fıtratı uyarmaktır. Çünkü o,
biliyor ki eğer onlar sağlıklı
fıtratlarına dönecek olurlarsa, kadınlarla zina
etmek istemeyeceklerdir. Bu sadece belki uyanır diye içlerindeki
bozulmamış fıtrata bir sesleniştir.
Onların yüz çevirdiği bir yönteme başvurarak...
Bu sahne, bu tarzda canlandırılırken... Lût
kavmi bu hastalıktan yanıp tutuşuyorken, sevinçten
çılgına dönmüşken... Lût peygamber de onlara
engel olup, insanlık duygularını uyandırmaya,
vicdanlarını etkilemeye, içlerindeki bozulmamış
fıtri duyguları harekete geçirmeye çalışıyorken...
Buna rağmen çılgınca ileri
atılıyorlarken...
Evet bu iğrenç sahne, bu denli etkileyici bir tarzda
sunuluyorken, ayeti kerime bu sahneyi seyredene yöneliyor ve O'na
konuşmalarına başlarken, Araplar'ın
yaptığı gibi yeminle hitap ediyor.
72- "Ey Muhammed, hayatın hakkı için onlar
sarhoşlukları içinde debeleniyorlardı.
Amaç her zamanki değişmez durumlarını
tasvir etmektir. Bu durumda biraz olsun duraksayıp
insanlık onuruna, Allah korkusu duygusuna ve
bozulmamış fıtrata yönelik uyarıları
dinlemeleri beklenemez.
Ve sonları yaklaşıyor. Yüce Allah'ın
onlara yönelik tehdidi gerçekleşiyor.
"Biz melekleri ancak gerektiğinde indiririz, o zaman
da onlara artık mühlet tanınmaz."
Birden bire kendimizi, yokedilme, harap olma, yerin dibine geçirilme
ve helâk edilme sahnesi karşısında buluyoruz. Bu
azap tersyüz olmuş tabiatların hakettiği bir
azaptır kuşkusuz.