Görüldüğü gibi ayetlerin akışı, Hz. Lût'a
bu gelenlerin kendilerinin melekler olduğunu, Allah'ın
vaadini doğrulamak ve melekler indiklerinde azabın
gecikmeden meydana geleceği gerçeğini vurgulamak için
kavminin kuşkuyla baktığı azabı, yani günahlarından
dolayı yakalanıp yok edilmeleri azabını gerçekleştirmek
üzere geldiklerini beklemeden haber verdiklerini dile getiriyor.
Lût "Siz benim tanımadığım
kimselersiniz" dedi."
Gelişlerinden sıkıldığının
ifadesi olarak söylüyor bunu. Çünkü o kavmini biliyor. Bu
misafirlere neler yapmaya yelteneceklerini çok iyi biliyor.
Üstelik kendisi kavminin arasında yalnız biridir.
Çünkü onlar sapık ve iğrenç kimselerdir... Siz
yabancı kimselersiniz. Sizin gibilere neler
yaptıkları dillere destan olan kimselerin
yaşadığı bu beldeye gelişiniz doğru
bir şey değildir.
"Onlar dediler ki; "Biz sana
soydaşlarının kuşku ile
karşıladıkları ilahi azabı haber vermeye
geldik."
"Sana gerçeği getirdik, kesinlikle doğru söylüyoruz."
Bu vurgular Lût peygamberin endişesini içinde bulunduğu
sıkıntıyı gayet açık bir şekilde
tasvir etmektedir. Misafirlerine karşı olan
sorumluluğu ile, kavminin sataşmalarından
kendilerini korumaktan aciz oluşu gerçeği arasında
bocalayıp duruyor. Bu yüzden, kendisine birtakım
direktifler verilmeden önce, ona güven vermek amacı ile
ifadede vurgu üstüne vurgu yeralıyor.
"Gecenin bir saatinde aileni ve
bağlılarını yola çıkar, sen de
peşlerinden git, hiçbiriniz arkasına bakmasın,
emredildiğiniz yere doğru yol alın."
Ayette geçen es-seryu- gece yolculuğu demektir. Gecenin
bir bölümü demektir. Hz. Lût'a kendisine inanan kimseleri
sabah olmadan önce gecenin bir bölümünde yola çıkarması
emredilyor. Kendisinin de peşlerinden gitmesi, onları
kontrol etmesi, geride kalmalarına, kaybolmalarına ve
her göç edenin yaptığı gibi arkalarına
bakmalarına engel olması isteniyor. Göç edenler her
zaman geride bıraktıklarına, yurtlarına özlem
duyarlar. Bu yüzden dönüp dönüp bakarlar. Ayrılmak
istemezler. Belirlenen zaman sabahtı. Sabah ise
yakındı.
"Böylece Lût'a bu önemli olayı, yani sabah olunca
şu adamların soylarının kurumuş
olacağı yolundaki hükmümüzü bildirdik."
"Böylece Lût'a bu önemli olayı, yani kavminin kökünün
sabahleyin kuruyacağı olayını haber verdik. Kökleri
kuruyacağına göre, başları da kuruyacak
demektir. Bu tür bir ifade tarzı bir tek kişi geride
kalmaksızın herkesin başına gelen akıbeti
tasvir etmede kullanılır. O halde birinin geride
kalmaması, o tarafa yönelmemesi için dikkatli olmak, uyanık
olmak gerekir. Yoksa beldede kalanların başına
gelenler onların da başına gele