21- Evrende varolan her şeyin hazinesi, ana
kaynağı bizim yanımızdadır. Ve biz her
şeyi size belirli bir ölçüye göre indiririz.
Hiçbir yaratığın, hiçbir şeye gücü
yetmez, hiç kimse hiçbir şeyin sahibi değildir. Her
şeyin hazinesi -ana kaynağı, deposu- Allah
katındadır. Onları yarattıklarının dünyalarına
"belirli bir ölçüye" göre indirir. Hiçbir şey
ölçüsüz inmez. Hiçbir şey gereksiz değildir.
"Evrende varolan her şeyin hazinesi ana
kaynağı bizim yanımızdadır. Ve biz her
şeyi belirli bir ölçüye göre indiririz."
Bu açık ve anlaşılır ayetin
anlamı insanoğlu bilgi alanında ilerledikçe, bu
evrenin bileşim ve oluşumundaki sırları
çözdükçe daha bir belirginleşmektedir. İnsanlar
maddi varlıkları meydana getiren elementlerin
özelliklerini, yapabildikleri kadar- bileşim ve
analizlerinin özelliklerini ortaya çıkardıkları
zaman "ana kaynağı" kelimesinin
anlamı iyice belirginleşmişti. Örneğin, suyun
esas kaynağının hidrojen ve oksijen olduğu
bilinmektedir. Aynı şekilde yeşil bitkilerin
varlığında somutlaşan
rızıkların ana kaynağının havadaki
azot, karbondioksit olarak birleşen oksijen ve karbon bir de
güneşin gönderdiği ışınlar olduğu
ortaya çıkmıştır. Allah'ın
katındaki rızıkların ana
kaynağını açıklayan benzeri örnekler çoktur.
İnsanoğlu bunların bir kısmını öğrenme
imkânını bulmuştur. Ama bütün bildikleri bunların
çokluğunun yanında çok az bir şeydir.
Yüce Allah'ın belirli bir ölçüye göre gönderdiği
şeylerden biri de rüzgâr ve sudur!
22- Gönderdiğimiz yağmur yükleyici rüzgârlar aracılığı
ile size gökten su indirerek su ihtiyacınızı
karşıladık. Yoksa su kaynağını
oluşturan siz değilsiniz.
Rüzgârları yağmur yükleyici olarak gönderdik. (Bazıları
"Yükleyici" kelimesini bilimsel anlamda rüzgârların
ağaçtan ağaca döllenmeyi sağladıklarından
yola çıkarak açıklamak istiyorlar. Oysa ayetlerin
akışı burada rüzgârların yağmur yükleyiciliğine
işaret etmektedir, başka değil.
"Gönderdiğimiz yağmur yükleyici rüzgârlar
aracılığı ile size gökten su indirerek su
ihtiyacınızı karşıladık. Yoksa su
kaynağını oluşturan siz değilsiniz."
Üstelik burada uzaktan da olsa bitkilere işaret edilmiyor.
Hatta sahnede bitkilerin gölgesine de yer yoktur. Kur'an'ın
ifade tarzı, sahnede yeralan uzak yakın tüm gölgeleri
çizmeye büyük özen gösterir. Yabancı duyguların,
telkinlerin etkisinden uzak Kur'an'ın gölgesinde yaşayanlar
bunu kavrayabilirler. Yabancı duygu ve telkinlerden
arınmış Kur'ani bir algılama yeteneğine
sahiptirler, duyguları her türlü yabancı ve zorlama
yorumu reddeder.) Tıpkı devenin gebe kalması gibi.
Rüzgârların yüklediği bu suyu sizin için gökten
indirdik. Onunla su ihtiyacınızı
karşıladık, böylece onun aracılığı
ile hayatınızı sürdürürsünüz.
"Yoksa su kaynağını oluşturan siz
değilsiniz."
Su, sizin oluşturduğunuz kaynaklardan değil, yüce
Allah'ın katındaki kaynaklardan ve belirli bir ölçüye
göre gelmektedir.
Rüzgârlar evreni idare eden yasalar sistemine göre hareket
etmektedirler. Yine bu yasalar sistemi uyarınca yağmur yükleyicilik
görevini yerine getirip bu yasaların öngördüğü
şekilde yağmurun yağmasını
sağlamaktadırlar. Ama bütün bunları temelden düzenleyen,
planlayan kimdir? Hiç kuşkusuz bunları takdir eden ve
mucizelere kaynaklık eden evrensel yasayı koyan yüce
yaratıcıdır.
"Evrende varolan her şeyin hazinesi, ana
kaynağı bizim katımızdadır. Ve biz her
şeyi size belirli bir ölçüye göre indiririz."
Bu ifade de her hareketin hatta su içme olayının
bile yüce Allah'a bağlandığını görüyoruz...
"Su ihtiyacınızı
karşıladık"dan amaç şudur: Yani sizi
suya ihtiyaç duyacak bir yapıya sahip olarak yarattık.
Suyu da bu ihtiyacınıza cevap verecek nitelikte
yarattık. Her ikisini de biz planladık. Bunu
Allah'ın takdirine göre yürürlüğe koyduk, gerçekleştirdik.
Bu ifade, havanın tümü ile uyum oluşturması için
bu tarzda yeralmaktadır. Her şey, hatta su içme amacı
ile yapılan hareket bile Allah'a döndürülmektedir.
Çünkü sureye egemen olan hava, evrende olan her şeyi
doğrudan doğruya Allah'ın iradesi ile, her hareket
ve her olayla ilgili olan Allah'ın kaderi ile izah etme
havasıdır. Yüce Allah'ın dış alemdeki
olaylar hakkında geçerli olan yasası ile iç alemdeki
olaylar hakkında geçerli olan yasası birbirlerinin
aynısıdır. Ayetlerin birinci bölümü yüce Allah'ın
ayetlerini yalanlayanlar aleyhinde yürürlüğe koyduğu
yasasını içermektedir. İkinci bölüm de gökler
ve içindekilerle beraber yeryüzü, rüzgârlar, su ve su ihtiyacını
gidermeye ilişkin yasasını içermektedir. Hepsi de
Allah'ın kaderi doğrultusunda yürürlükte olan onun
yasalarıdır. Her ikisi de yüce Allah'ın göklerin,
yerin, insanlar ve eşyanın
yaratılışının gerekçesi kıldığı
büyük gerçeğe bağlıdırlar.
Ardından her şeyin Allah'a döndürülmesi konusu
tamamlanıyor. Hayat ve ölüm, canlılar ve ölüler,
diriliş ve kabirlerden kalkış, O'na döndürülüyor: