O |
Hicr
|
O |
|
19- Yerin alanını geniş yaptık, oraya sabit
dağlar serpiştirdik ve orada belirli bir ölçü uyarınca
her bitkiyi bitirdik.
20- Orada gerek sizin için ve gerekse rızıkları
tarafınızdan sağlanması sözkonusu olmayan diğer
canlılar için besin kaynakları yarattık.
Ayetlerin akışında büyüklüğün etkisi
açıkça görülmektedir. Çünkü göklerde büyük ve
heybetli burçlara işaret edilmektedir. Bu büyüklük ve
heybetlilik, "burûc" kelimesinin vurgusunda, hattâ
daha önce "ışık saçan" olarak
nitelendirilen kayan yıldızlarda bile göze çarpmaktadır.
Yeryüzünde de sabit dağlara işaret edilmektedir. Bunun
da "Oraya sabit dağlar serpiştirdi k"
şeklinde
ifade edilmesi ile dağların
ağırlığı
somutlaştırmaktadır. Bir de yeryüzünde "bir
ölçü" uyarınca
biten her bitkinin yaratılışında bir özen,
bir hikmet ve ölçü gözetildiği anlamına gelmekle
beraber, bu kelimenin de kendine özgü bir ağırlığı_vardır.
"Besin kaynakları"nın çoğul ve belirsiz
olarak kullanılması da ifadeye bir
ağırlık .ve heybetlilik katmaktadır. Genel ve
kapalı bir ifade ile yeryüzündeki tüm canlılardan "Rızıkları
tarafınızdan sağlanması sözkonusu olmayan diğer
canlılar" şeklinde söz edilmesi de öyle...
Canlandırılan sahnede oldukça belirgin olan büyüklük
ve heybetliliği yansıtan unsurlardır bunlar.
Evrensel mucize bu noktada dış alemi aşıp iç
alemden sunuluyor. Görmek ve yürümek için alanı
geniş kılınmış yeryüzü. Yeryüzüne
serpiştirilmiş sabit dağlar. Beraberinde bir
ölçü uyarınca biten bitkilere işaret edilmesi...
Bunların geçim ve hayat için hazırlandığının
ve bunların çeşit çeşit olduğunun
vurgulanması... Ayetlerin akışı tüm bu
unsurları genel ve kapalı bir ifadeyle sunuyor. Amaç,
daha önce de belirttiğimiz gibi bir büyüklük ve
heybetlilik havası yaymaktır... Orada sizin için besin
kaynakları yarattık. Rızıkları sizin
tarafınızdan sağlanması sözkonusu olmayan
canlıları da sizin için yarattık. Çünkü onlar
yüce Allah'ın yeryüzünde kendileri için yarattığı
rızıklarla beslenmektedirler. Siz de sayısız
ümmetlerden birisiniz. Başkalarını
rızıklandıramayan, hem kendisi, hem de
başkası Allah tarafından
rızıklandırılan bir ümmet. Allah tarafından
üstün kılınmış, kendisine yük olmayan ve
Allah'ın verdiği rızıkla beslenen diğer
canlılar kendisinin yararına hizmetine ve rahatına
sunulmuştur bu ümmetin.
Her şey gibi bu rızıklar da Allah'ın
bilgisi içinde belirlenmişlerdir. Onun emrine ve dilemesine
bağlıdırlar. Bu rızıklar üzerinde dilediği
gibi ve dilediği zaman, insanlar ve rızıklara
ilişkin olarak yürürlüğe koyduğu yasası
uyarınca dilediği uygulamada bulunur.
|
|
O |
|
O |
|