Bu oldukça geniş olan tablonun ilk çizgisidir. Harikalar
yaratan ilahi gücün ayetlerini dile getiren olağanüstü
evrenin oluşturduğu tablodur. Meleklerin inmesinden daha
etkili bir mucize daha büyük bir tanıktır. Bu
aynı zamanda düzenleme ve planlamada gösterilen özeni de
ortaya koymakta, bu büyük yaratmayı gerçekleştiren gücün
yüceliğini gözler önüne sermektedir.
Ayette geçen "buruc = (burçlar) olanca görkemïyle yıldızlar
ve gezegenler olabileceği gibi, yıldız ve
gezegenlerin içinde döndükleri yörünge de olabilir. Her iki
durumda da ilahi güce, yaratma ve düzenlemedeki ve sanattaki
güzelliğe tanıklık etmektedir.
"Onları gözetleyenler için çeşitli güzellikler
ile donattık."
Bu ifade ile evrenin -özellikle şu göklerin- güzelliğine
dikkat çekilmektedir. Bu da gösteriyor ki, evrenin yaratılmasında
gözetilen hedef güzelliktir. Evrende dikkati çeken sadece
büyüklük değildir. Gösterilen özen de değildir. Bütün
manzaraları düzenleyen, onların oluşturduğu
ahenkten kaynaklanan güzellik de önemli bir unsurdur.
Her tarafa serpilmiş yıldızların,
gezegenlerin kendi aydınlıkları ile yol
aldıkları, arada sırada söner gibi oldukları
ve gözden uzak, bir yıldızın çağrısına
koşmak için oradan oraya baktığı
kapkaranlık bir gecede göğe dikkatlice bakmak... Yine
buna benzer bir bakışla dolunay olduğu bir
sırada, evren derin bir uykuya daldığı ve
adeta evreni tatlı rüyasından uyandırmamak
istercesine nefesimizi tutarak mehtaplı bir gecede göğe
bakmak...
Evet böylesine bilinçli bir bakış, evrendeki güzellik
gerçeğini evrenin oluşumunda bu güzelliğin ne
denli köklü olduğunu, ayrıca şu olağanüstü
yaklaşımın anlamını kavramak için
yeterlidir.
"Onları gözetleyenler için çeşitli güzellikler
ile donattık."
Donatmanın yanında, koruma ve arındırma da
var:
"Göğü bütün kovulmuş şeytanlardan
koruduk."
Oraya yaklaşamaz, kirletemez. Kötülüğünü, pisliğini
ve sapıklığını bulaştıramaz.
Şeytanın faaliyet alanı sadece yeryüzüdür. orada
yaşayan Ademoğulları'nı saptırmadır
görevi. Üstünlüğün ve yüksekliğin sembolü olan
göğe gelince, şeytan oradan
kovalanmıştır, oraya yaklaşması,
orayı kirletmesi imkânsızdır. Ama oraya yükselmek
için girişimlerde bulunur. Ve her girişiminde geri
çevrilir.
"Ancak kulak hırsızlığına
yeltenen bir şeytan olursa onu parlak
ışıklı bir kayan yıldız kovalar."
Ama nedir şeytan? Kulak
hırsızlığına ne şekilde yeltenir? Ve
ne çalar?.. Bütün bunlar, Allah'a özgü olan gaybın
kapsamındadırlar. Bu ayetlerin bildirdiklerinden
başkasını öğrenme imkânına sahip
değiliz. Buna kalkışmanın da yararı
yoktur. Çünkü bu tür şeylerle uğraşmak,
imanı arttırmadığı gibi, güçlendirmez
de. Sadece insan aklını kendisini ilgilendirmeyen ve
kendisini bu hayattaki gerçek görevinden alıkoyan
şeylerle uğraştırır. Üstelik bu girişim
yeni bir gerçek için yeni bir kavrama biçimi de kazandırmaz.
Bununla beraber şeytanın göğe yol
bulamayacağını, gökteki bu gözalıcı güzelliğin
korunmuş olduğunu, üstünlük ve yücelik sembolü
olarak kalıcılığını sürdürdüğünü,
hiçbir pisliğin, hiçbir kötülüğün bulaşmayacağını,
şeytanın herhangi bir girişimde bulunması ile
birlikte derhal kovulacağını, bu kovulmanın
onun işlediğine ulaşmasına engel
olacağını bilmemiz gerekir.
Bu arada sahnede çizilen sağlam burçların, göğe
doğru tırmanan şeytanın, onun
planını altüst eden kayan yıldızın
hareketlerinin güzelliğini de unutmamak gerekir. Hiç kuşkusuz
bu da şu olağanüstü güzelliğe sahip kitabın
tasvir güzelliklerinden biridir.