Bu gerçeği ortaya koyan bir tablodur. Gerçekten bu
Kur'an'ın öyle bir ağırlığı öyle
bir gücü ve etkisi vardır ki onu gerçek anlamıyla
algılayan hiçbir varlık yerinde duramaz, ona dayanamaz.
Hz. Ömer "Andolsun Tur'a yayılmış derilere
yazılmış kitaba, onarılan eve yükseltilen
tavana dalan denize andolsun ki, Rabbinin azabı kesin
gelecektir. Onu savacak kimse de yoktur" ayetlerini
okuyan bir adamın sesini işittiğinde öyle sarsılmış,
öyle irkilmişti ki bir duvara dayanmış, sonrada
zar zor kendini evine atmıştı. Meydana çıkan
rahatsızlığından dolayı bir ay boyunca
evine ziyaretçi gidip gelmiştir.
İnsanın vicdanı açık olduğu bir zaman
diliminde Kur'an gerçeğinden bir şeyle
karşılaşması, onu ciddi biçimde sarsar ve
içini ürpertir. Orada değişimler ve dönüşümler
meydana gelir. Tıpkı mıknatıs ve
elektriğin maddeler dünyasında cisimleri etkiledikleri
gibi. Hatta daha da fazla...
Dağları yaratan ve Kur'an'ı indiren Allah
buyuruyor ki: "Eğer biz bu Kur'an'ı bir
dağa indirseydik muhakkak ki onu Allah korkusundan ürpermiş
ve parça parça olmuş görürdün:' Kur'an'ın kendi
bünyeleri üzerindeki dokunuşunun etkisini hissedenler bu
gerçeği Kur'an'ın parlak ve büyüleyici üslubundan başka
şekilde ifade edilemeyecek biçimde ondan zevk alırlar.
"Bu örnekleri düşünsünler diye insanlara
veriyoruz: '
Gerçekten bu ifade, düşünüp değerlendirmeleri için
kalpleri uyarmaya en uygun ifadedir.
Son olarak yüce Allah'ın güzel isimlerinden oluşan
uzunca bir tesbih yer alıyor. Bu sanki Kur'an-ı Kerim'in
bütün bir varlık üzerindeki etkilerinden biridir. Varlığın
tamamı onu dile getiriyor ve bütün yönleriyle onunla
temasa, onunla diyaloğa geçiyor. Bu isimler bu evrenin
özünde, hareketinde ve dıştaki manzaralarında apaçık
etkiler bırakmaktadırlar. Bütün bir varlık
Allah'ı onunla takdis ediyor ve onun kudretine, eserlerine
şahitlik ediyor: