O gün her şey açığa çıkmıştır;
cesed, nefis (ruh), insanın iç dünyası, çalışması,
akıbeti her şeyi. Sırları örten örtülerin
tümü düşmüş, nefis kabuğundan
sıyrılmış, cesedler soyunmuş, gaybler dünyası
seyre açılmıştır. İnsan; biçimi, hile
kurma, önlem alma yetenekleri ve bilincinden soyutlanır,
kendisinden bile gizlemeğe özen gösterdiği
ayıpları ortaya dökülür. Bu açıkta
kalış; özellikle ileri gelenler için en acımasız,
mahşer kalabalığı karşısında en
feci biçimde rusvay eden bir skandal durumu olacaktır.
Konuya Allah'ın nazarı açısından
bakılacak olursa; O'nun için tüm gizliler sürekli açık
durumdadır. Fakat insan belki de bunun gerçek bilincine
varamamakta, toprağın örtülerine aldanmaktadır.
İşte o insan kıyamet gününde; her şeyinden
soyutlanmış durumda Allah'ın
bakışına herşeyin açık olduğunu tam
olarak kavrayacaktır. O gün evrende herşey görünür
durumdadır. Yer birbirine çarpılarak düzlenmiş,
herhangi bir engebe arkasında hiçbir şey
gizlememektedir. Gök de yarılmış,
sarkmış arkasında hiçbir şey gizlememektedir.
Cesedler soyulmuş olup hiç bir şey onları
örtmemektedir. Onlar gibi nefisler de açığa çıkmış
olup kendilerinin dışında ne örtü vardır ne
de onlarda gizlenen bir sır kalmıştır.
Gaflet edilmemelidir ki, bu zor bir durumdur. Yerle
dağların birbirlerine çarpılmaları ve göğün
yarılmasından daha zor bir durumla karşı
karşıya bırakacaktır insanı. İnsan
orda; ceset, nefis, duygular, tarih, yaptıklarının
gizli kalan açığa çıkan hepsinden
soyutlanmış olarak, Allah'ın ve insan, cin ve melek
yaratıkları topluluğunun önünde ve Allah'ın
celali tüm diğer yaratıkların üzerine kaldırılmış
olan tahtının altında kalakalacaktır...
Doğrusu insanın yapısı son derece
karmaşıktır. Psikolojik yapısı çeşitli
kıvrımlar ve dehlizler içerir. Nefis, onlar arasına
gizlenerek; duyguları, arzuları, sürçmeleri, hatıraları,
sırları ve özellikleri ile örtünür. İnsan sümüklü
böceğin, bir dürtü ile karşılaştığında
yaptığının daha mükemmelini yapar. Bilindiği
gibi sümüklü böcek bir dış etkiyle
karşılaşır karşılaşmaz
hızla kıvrılır, kıvrımları
arasına büzülür ve tamamen kendisine tutunur. Evet insan,
bir gözün gizlice kendine ait gizlediği bir şeyi
keşfettiği ve bir bakışın kendisine ait
gizli bir dehlize ve gizli bir kıvrıma isabet
ettiğini hissettiğinde sümüklü böceğin
yaptığının daha mükemmelini yapar. Herhangi
bir kimsenin psikolojik özgünlüklerinden birine vakıf
olduğunu anladığında derinlerine batan
şiddetli acılar duyar...
O aynı yaratık; ceset, kalb, bilinç, niyet, iç
dünyasının her türlü örtüden soyutlandığı
gerçek çıplaklık içine düştüğünde durumu
nasıl olur... O bu durumda Cebbar'ın tahtının
altında, taşkın kalabalığın önünde
kalakaldığında hali nice olur?..
Dikkat edilmelidir ki bu, bunun dışında kalan
her durumdan daha acı bir durumdur!..
Sonra kurtulan ve azaba uğrayanların sahneleri
sunuluyor. Sahneler sanki ortada olup seyredilebilir biçimde
veriliyor...