61- Bu böyledir. Allah geceyi gündüze dönüştürür,
gündüzü de geceye dönüştürür. Hiç şüphesiz
Allah her şeyi işitir ve her şeyi görür.
İnsanların sabah-akşam, yaz-kış gördükleri
bir tabiat fenomenidir bu. Gün batımında gece gündüzün
içine girer, onu kaplar. Gün doğarken de gündüze giren
gece kışla birlikte bir uzun olur. Geceye giren gündüz
de yazın başlaması ile eskisinden daha uzun olur.
İnsanlar bu harika tabiat olayı; gecenin gündüze girişini
ve gündüzün geceye girişini her zaman görüyorlar. Ama sık
sık görmekten ve artık alışmış
olmaktan dolayı bunun arka planındaki yasanın
titizliğini ve değişmezliğini unutuyorlar. Bu
yasanın bir kez şaşırdığı ya da
duraksadığı görülmüş değildir. Bu da
şu koskoca evreni bu yasalar doğrultusunda yöneten ve
her yaptığı yerinde olan ilahi güce tanıklık
etmektedir.
İşte surenin akışı, insanların
farkına varmadan geçip gittikleri, ama her gün tekrarlanan
bu evrensel olaya dikkatleri çekiyor. Amaç, insanların
basiretlerini açmak, bir yandan gündüzü dürerken, bir yandan
gece perdesini indiren ilahi kudret elini bilinç planında
algılamalarını sağlamaktır. İlahi el
bu evrensel mucizeyi şaşırtıcı bir dikkat
içinde şaşmadan değişmez bir süreklilik
içinde gerçekleştirmektedir. Aynı şekilde,
haksızlığa uğrayan ve kendisine yönelik saldırıyı
bertaraf edenlere yönelik Allah'ın yardımı da,
gecenin gündüze girdirilmesi ve gündüzün geceye girdirilmesi
gibi her zaman için yürürlükte olan ve değiştirilmesi
sözkonusu olmayan bir yasadır. Böylece yüce Allah zorbaların
egemenliğini yokedip yerine adaletli olanların
egemenliğini yerleştirir. Bu da diğeri gibi
insanların farkında olmadıkları evrensel bir
yasadır. Nitekim insanlar evrenin safhalarına
serpiştirilmiş ilahi gücün kanıtlarının
da farkına varmadan geçip gitmektedirler.
Bu da, yüce Allah'ın gerçeğin kendisi oluşu
ile bağlantılıdır. Çünkü bu evrenin
düzenine "gerçek" egemendir. Allah'dan başka her
şey boştur, şaşırır,
değişir ve süreklilik veya kalıcılık göstermez.
62- Bu böyledir. Allah gerçektir ve onların Allah
dışındaki imdada çağırdıkları
düzmece ilahlar asılsızdır. Allah yüce ve uludur.
Bu da, gerçeğin ve adaletin üstünlük sağlaması,
zafer kazanması buna karşın batılın ve
saldırganlığın hezimete uğraması için
yeterli bir nedendir, yeterli bir garantidir. Bu, aynı
zamanda evrensel yasaların sürekliliğinin ve
kalıcılığının,
değişmezliğinin ve
şaşmazlığının garantisidir.
İşte gerçeğin zafere ulaşıp zulüm ve
despotluğun yenilgisi de bu tür yasalardan biridir.
Yüce Allah, tağutlardan daha yücedir, zorbalardan daha
büyüktür.
"Allah yüce ve uludur."
Bu yüzden azgınlığın,
zorbalığın üstünlük taslamasına, zulmün
devam etmesine fırsat tanımaz.
EVRENİN HARİKA İSLEYİŞİ
63- Allah'ın gökten su indirdiğini ve bu sayede yeryüzünün
yemyeşil olduğunu görmüyor musun? Hiç kuşkusuz
Allah lâtiftir ve her şeyden haberdardır.
Gökten suyun inmesi, ardından bir gecede yerin
yemyeşil görünmesi, sürekli yaşanan, pratikte görülen
bir olaydır. Fakat alışkanlık bu olayın büyüklüğünü
gölgelemektedir. İnsanın algılama yeteneği açılınca,
duyguları uyanınca yeryüzünde gerçekleşen bu
sahne insanın gönlünde değişik duygular
uyandırır. İnsan kalbi, bazan kara
toprağın bağrından henüz çıkmış,
küçücük bir bitki fidanına baktığı zaman
onun yeşilliğini ve tazeliğini bu çekici ve göz
alıcı varlığa büyük bir aldırmazlıkla
gülümseyen ve neşesinden nerdeyse nur
fışkıracak olan küçük çocuklara benzediğini
hisseder.
Bu olayı bu şekilde algılayan birisi şu
değerlendirme cümlesinde ne demek istendiğini de
kavrayabilir.
"Hiç kuşkusuz Allah latiftir ve her şeyden
haberdardır."
Bu ifadedeki latifliği, derinliği, bu
duyarlığın çeşitli boyutlarını, bu
sahnenin gerçekliğini ve tabiatını kavrayabilir.
Gerçekten de bu sessiz ve yumuşak yeşerme; şu küçücük
bitkinin toprağın bağrından sessizce ve
yumuşakça yeşermesi, ilahi lütfun somut göstergesidir.
Çünkü bu bitkicik son derece zayıf, cılız ve güçsüzdür.
Onu havaya doğru çeken, yerin cazibesinden, toprağın
ağırlığından kurtarıp şefkatle
yukarıya doğru yükselten ilahi kudrettir. Suyun belli
bir ölçü içinde, uygun bir zamanda''ve ihtiyaç duyulduğu
kadar inmesi olayındaki planlama ilahi bilginin eseridir.
Suyun toprak tarafından emilmesi, canlı bitki hücrelerinin
suyu emip, ışığa, havaya doğru yükselmeleri
de ilahi bilginin kontrolünde gerçeklëşmektedir.
Su Allah'ın göğünden O'nun yerine inmektedir. Bu
sayede orada hayat başlar, yiyecekler ve zenginlik
kaynakları bollaşır. Gökte ve yerde bulunan her
şeyin sahibi yüce Allah'tır. Ama O gökte ve yerde
bulunan hiçbir şeye muhtaç
değildir.
Yine Allah, canlıları ve bitkileri su ile
rızıklandırır. Fakat O ne suya ne de
rızıklandırdıklarına muhtaçtır!
64- Göklerde ve yerde bulunan tüm varlıklar O'nundur. Hiç
kuşkusuz Allah zengindir ve övgüye layıktır. .
Yüce Allah gökte ve yerde bulunan hiç kimseye veya hiçbir
şeye muhtaç değildir. O her şeyden
mustağnidir. Nimetlerine karşılık O'dur
övülen... Verdiği rızıklara karşı O'na
şükredilir. Ve O herkesin övgüsünü haketmiştir.