Allah hakkında tartışmaya girmek, ister
varlığı, ister birliği, ister gücü, ister
bilgisi, ister sıfatlarından birisi hakkında olsun...
Evet bütün insanları bekleyen ve Allah korkusundan ve O'nun
hoşnutluğundan başka bir yolla kurtuluş imkânı
bulunmayan bu korkunun gölgesinde böyle bir tartışmaya
girmek... İnsanı tiril tiril titreten, insanın
ödünü koparan bu korkunun zararından sakınmayan
akıl ve kalp sahibi birinin böyle bir tartışmaya
girmesi son derece tuhaf bir tutum olarak beliriyor.
Keşke bu tartışma bir bilgiye, kesin bir ilme
dayansaydı! Ama ne gezer! Bilgisizce girişilen bir
tartışmadır bu. Kanıttan yoksun ileri geri
konuşmaktan başka bir şey değildir.
Şeytana uymaktan kaynaklanan sapıkça bir tartışmadır.
İnsanların bir grubu heva ve hevesi doğrultusunda
Allah hakkında tartışmaya girer.
"Ve her şarlatan şeytana uyarlar."
Haddi aşan, gerçeğe karşı çıkan ve
şımarık olanlar şeytanın peşine
takılırlar.
"Bu şeytana ilişkin kesinleşmiş hükme
göre kim onun peşinden giderse kendisini doğru yoldan
saptırarak alevli ateşin azabına sürükler."
Şeytanın kendi izleyicilerini hidayetten ve
doğruluktan saptırması, onları alevli
ateşe sürüklemesi, önceden planlanmış bir kaçınılmazlıktır.
Ayet onları alaya alarak şeytanın izleyicilerini
alevli ateşe sürükleyişini, "kılavuzluk etme'
"yol göstericilik yapma" şeklinde ifade ediyor.
"Alevli ateşin azabına sürükler."
İnsanı yokluğa, sapıklığa ve felâkete
sürükleyen şu yol göstericiliğe bakın!.. YARATILIŞ...
DİRİLİŞ VE ALLAH GERÇEĞİ
Yoksa insanlar ölümden sonra dirilişin gerçekleşmesinden
kuşku mu duyuyorlar? Kıyamet
sarsıntısının olup olmayacağından
şüpheleniyorlar mı? Tekrar hayata dönmekten kuşku
duyuyorlarsa, ilk defa hayatın nasıl ortaya çıktığına
bakıp düşünsünler. Kendi iç dünyalarına,
çevrelerindeki dünyaya baksınlar. O zaman bu işin son
derece kolay ve alışılmış olduğunu
dile getiren birçok kanıtla
karşılaşacaklardır. Ne var ki, iç dünyalarındaki
ve çevrelerindeki kanıtları görüp düşünmeden
geçip gidenler de kendileridir...