2- O gün birtakım yüzler
zillete bürünmüştür.
3- Zor işler
altında bitkin düşmüştür.
4- Yakıcı
ateşe yaslanırlar.
5- Kızgın bir
kaynaktan içirirler.
6- Onlar için kuru
dikenden başka yiyecek de yoktur.
7- Ne semirtir, ne de açlığı
giderir.
Nimete erenlerin
sahnesinden önce, hemen azaba uğrayanların sahneleri
sunulmuştur. Çünkü bu "Gaşiye:
Kıyamet"in atmosferine ve çağrışımlarına
daha yakındır ve daha uygundur. O gün ortada korkan,
küçümsenen, yorgun ve bitkin yüzler (kimseler) vardır.
Çalışıp yorulan ancak yaptığına
sevinemeyen sonuçtan hoşnut olmayan,
yaptığına karşılık olarak bula bula
ancak sorumluluğu, zararı, bulan ve bunun sonucu
hoşnutsuzluğu, bitkinliği ve sorumluluğu kat
kat artan kimseler vardır. Bu kimseler "zor
işler altında bitkin düşmüşlerdir." Bunlar
Allah için çalışmamışlardır, (amel
etmemişlerdir) Allah'ın yolundan başka yol,
uğruna yorulmuşlardır. Bu kimseler kendileri ve
çocukları için çalışmışlardır.
Kendi dünyaları ve dünya arzusu uğruna
yorulmuşlar sonra da bu çalışma ve yorulmanın
sonucunu bulmuşlardır. Dünyada ahiret sermayesi olan
yorgunluk ve sıkıntı olarak, ahirette de azaba götüren
bir karaltı şeklinde... Bu kimseler, artık
önemsenmezler, sorumludurlar, yüzükoyun düşmüşlerdir,
arzularına ulaşamamışlar, korku içinde kendi
sonları ile yüz yüzedirler.
Bu önemsizlik ve
sorumluluk ile birlikte bir de azap ve elem vardır. "Yakıcı
ateşe yaslanırlar." Bunlar o kızgın
ateşi tadacaklar ve o ateşten azap göreceklerdir. "Kızgın
bir kaynaktan içirilirler". Yani bu kaynak son derece sıcak
olacaktır. "Onlar için kuru dikenden başka bir
yiyecek yoktur. Ki o ne semirtir ne de açlığı
giderir." Kafirlerin yiyecek olduğu "Dari",
cehennemin ortasında biten Zakkum ağacı ile
ilgili haberlere dayanılarak, cehennemde ateşten bir
ağaçtır diye açıklanmıştır.
Bazıları ise, develerin yeşil iken yediği ve
adına "Şibrık" denilen yere
yapışık bir çeşit dikendir demişlerdir.
Bu diken kökünden koparılıp kuruduğunda
adına "Dari" denilir ki develer onun
acılığına dayanamazlar çünkü artık
zehirlidir. İster "Dari" olsun ister ikinci
olsun, o gün "Gıslin": Cehennemliklerin vücutlarından
akan cerahat, "Gassak": cehennemliklerin vücutlarından
akan kan ve irin ve semirtmeyip açlığı gidermeyen
öteki yiyecek çeşitleri ile birlikte cehennemliklerin
yiyecekleri gıdalardan bir çeşittir.
Bizlerin ahirette
yapılacak bu azabın içyüzünü bu dünyada
kavrayamayacağımız açıktır. Azabın
bu niteliklerle sunulması bu manzaranın bizim insani
duyularımıza dokunup da önemsiz hale gelmekten, zayıflıktan,
arzusuna ulaşamayıp mahrum kalmaktan, kızgın
ateşin yakıp kavurmasından ve kızgın su
ile serinlemekten ve susuzluğunu gidermekten oluşan,
develerin bile acılığına
dayanamadığı hiçbir yararı ve faydası
olmayan diken ile gıdalaşmanın da eklendiği "elem
olgusu"nu kafamızda canlandırabildiğimiz
kadar canlandırabilmemiz içindir. İşte bu
algıların toplamından, duyularımızda
elemin en son derecesi hakkında bir fikir ve kavram
oluşur. Ahiret azabı ise bundan da öte daha da
şiddetlidir. Nasıl olduğunu da -Allah korusun-
ancak onu tadanlar anlarlar.