O |
Furkan
|
O |
|
72- Yine onlar yalanın semtine yanaşmazlar. Kötülükler
ile karşılaştıklarında yanlarından
onurlarına toz kondurmadan geçip giderler.
Yalanın semtine yanaşmamaları, ifadesinden ilk
etaptâ akla gelen yakın anlam yalan şahitlikte
bulunmamaları olabilir. Çünkü bu tür bir davranış,
hakların kaybolması, zulmün desteklenmesi anlamına
gelir. Bunun anlamı, her türlü ve her çeşit
yalanın sözkonusu olduğu bir mecliste, bir ortamda
bulunmaktan kaçınma, bu tür meclisleri ve ortamları görmeye
yanaşmama da olabilir. Bu ikincisi daha etkin ve daha realistçedir.
Aynı şekilde onlar ruhlarını ve ideallerini
boş ve anlamsız uğraşılardan da korurlar:
"Kötülükler ile karşılaştıklarında
yanlarından onurlarına toz kondurmadan geçip giderler."
Böyle şeylerle ilgilenmezler, bu tür şeylere kulak
vererek ruhlarını kirletmezler. Böyle şeylere
katılmak bir yana, görmekten, yakınından geçmekten
bile kaçınırlar, onurlarını korurlar.
Çünkü mü'minin boş ve gereksiz şeylerden çok daha
önemli isleri vardır. Onun kendini eğlenceye, oyuna
vermesini gerektirecek kadar boş vakti yoktur. Onun
inancı, davası, kişisel yükümlülükleri ve
hayattaki sorumlulukları yeterince kendisini
uğraştırmaktadır.
Onların özelliklerinden biri de uyandıkları
zaman hemen kendilerine gelmeleridir, nasihat edildikleri zaman
ders almaya yatkın olmalarıdır; kalplerinin
Allah'ın ayetlerine karşı açık
olmasıdır, o ayetleri anlayarak, ibret alarak
ağılamalârıdır.
73- Onlara Allah'ın ayetleri
hatırlatıldığında bu ayetler
karşısında kör ve sağır kesilmezler.
Bu ifadeden, duymayan, görmeyen, bir hidayete ya da nura
uymayan kör ve sağırlar gibi düzmece ilahlarına,
sapık inançlarına, batıl düşüncelerine
körü körüne sarılan müşriklere yönelik bir kınama
anlaşılmaktadır. Duymadan, görmeden, düşünmeden
yüzüstü birşeye kapanma hareketi, körlerin gafletliğini,
körlüğünü ve dar düşünceliğini tasvir
etmektedir. Rahman'ın kulları ise, inanç sistemlerinin
dayandığı gerçeği ve Allah'ın
ayetlerinin içerdikleri doğru mesajı bilinçli olarak,
görerek kavrıyorlar. Dolayısiyle anlayarak, yüzüstü
kapanarak bağlanmazlar. Eğer inançlarına
sarılıp O'nun tarafını tutuyorlarsa bu,
bağlandığı inancı bilen, kavrayan ve gözleriyle
gören birinin taraftarlığıdır.
NESİL GÜVENLİĞİ
Son olarak Rahman'ın bu kulları, geceler boyunca
Rabb'lerine secde etmekle onun huzurunda ayakta dikilmekle,
ayrıca bütün bu niteliklere sahip olmakla yetinmezler.
Bunun yanısıra kendilerinden sonra, bağlı
bulundukları hayat sistemine uyan bir neslin gelmesini,
kendileri gibi inanan göz aydınlığı olacak
eşlerinin olmasını kalplerinin onlarla huzura
kavuşmasını, bu sayede "Rahman'ın
kullarının" sayılarının
artmasını isterler. Ve yine yüce Allah'ın
kendilerini Allah'tan korkanlara O'ndan sakınanlara iyi birer
öncü kılmasını umarlar.
74- Onlar "Ey Rabbimiz, bize gözümüzün aydınlığı
olacak eşler ve
çocuklar bağışla; bizi kötülüklerden sâkınanların
öncüleri yap " derler.
İşte bu, imandan kaynaklanan derin fıtri bilinçtir.
Allah'a giden yolun yolcularının çoğalmasına
ilişkin istektir. En başta da evlat ve eşlerin bu
yolda olmasına ilişkin köklü duygudur bu. Çünkü
insanların birinci derecede sorumlu oldukları
bunlardır. İnsan ilkin bu emanetten sorguya
çekilecektir. Ayrıca bu, bir mü minin iyiliğe
öncülük ettiğini, Allah'ın yolunu izlemek
isteyenlerin kendisinin etrafında
toplandıklarını görmek istemesidir. Yoksa burada
bir üstünlük duygusu, bir büyüklük kompleksi söz konusu değildir.
Çünkü kervan hep birlikte Allah a doğru yol
almaktadır.
Rahman'ın kullarının alacağı ödüle
gelince, bu açıklamanın sonunda ödül şu
şekilde belirtiliyor.
|
|
O |
|
O |
|