Buradaki ifade tarzı, gecenin bir bölümünde insanlar
uykudayken Rahman'ın kullarının hareketlerini
tasvir amacı ile namazdan secde ve kıyam (ayakta dikilme)
hareketlerini ön plana çıkârıyor. Bu insanlar
Rabblerine secde ederek, O'nun huzurunda ayakta dikilerek
geceliyorlar. Sadece Rabblerine yöneliyor, yalnız O'nun için
kıyamda duruyorlar. Sırf O'na secde ediyorlar. Bu
insanlar, tatlı ve rahat uykudan daha yararlı, daha
dinlendirici bir şeyle uğraşıyorlar,
Rabb'lerine yönelmekle, ruhlarını ve
organlarını O'na bağlamakla
uğraşıyorlar. İnsanlar uykudayken onlar
rabblerinin huzurunda ayakta dikiliyorlar, secde ediyorlar.
İnsanlar yere çakılıp kalırken onlar ulu ve
kerem sahibi Rahman'ın arşını görüyorlar.
Onlar Rabb'lerinin huzurunda ayakta dikilirken, secdeye varırken,
Rahman'ın arşını görürken kalpleri takva ile,
cehennem azabı korkusu ile dolar ve şöyle derler: "Ey
Rabbimiz, cehennem azabını bizden uzak tut, çünkü
cehennemin azabı sürekli bir afettir. Orası ne fena bir
konut ve ne fena bir barınaktır." Onlar
cehennemi görmemişler ama cehennemin
varlığına inanırlar. Kur'an-ı Kerimde
anlatıldığı ve Hz. peygamberin tasvir
ettiği şekliyle cehennemi kafalarında
canlandırırlar. İşte bu samimi korku köklü
imanın ve içten gelen doğrulamanın meyvesidir.
Onlar cehennem azabını kendilerinden uzak tutsun diye
ürpererek yakararak Rabb'lerine yönelirler. Geceler boyunca
Rabb'lerine secde etmelerine, onun huzurunda dikilmelerine
güvenmezler. Kalpleri Allah korkusu ile dolduğu için
amellerini ve ibadetlerini az görürler. Bunları
ateşten kurtulmanın garantisi, güvencesi olarak
görmezler. Yüce Allah'ın lütfu, hoşgörüsü, bağışlaması
ve merhameti yetişip cehennem azabını
uzaklaştırmasa hiçbir şekilde
kurtulamayacaklarını bilirler.
Ayetin ifade biçimi öyle bir hava estiriyor ki, sanki
cehennem herkesin önüne serilmiş, tüm insanlığın
yolunu kesmiş, ağzını açmış,
herkesi yutacak gibi. Kollarını uzatmış;
uzak-yakın herkesi yakalayacak gibi geceleri Rabb'lerine
secde eden, O'nun huzurunda ayakta dikilen Rahman'ın has
kulları da korkuyorlar, ürperiyorlar, bu azabı
kendilerinden uzak tutması bu azapla
karşılaşmaktan, bu azaba uğramaktan
kurtarması için Rabb'lerine yalvarıyorlar.
Onlar korkudan ve dehşetten Rabb'lerine
yalvarırlarken ağızlarından dökülen
kelimeler de titriyor: "Çünkü cehennemin azabı sürekli
bir felakettir." Yani kalıcı bir azaptır,
değişmez sahibinden ayrılmaz ve azalmaz.
İşte bu azabı korkunç kılan, dehşet
verici ve iğrenç kılan da bu özelliğidir: "Orası
ne fena bir konut ve ne fena bir barınaktır:" İnsanın
mesken edinip oturduğu cehennemden bir yer var
mıdır? Ve acaba ateşte durulur mu? Gece-gündüz
ateş içinde kıvranırken barınmak mümkün mü?