Ayetin orjinalinde geçen "Burçlar" genel kanıya
göre yıldız ve gezegenlerin uğrak noktaları,
onların ürperti veren yörüngeleridir. Bu yörüngelerin
görkemi düşünce planında müşriklerin "Rahman
da ne oluyor?" sözlerindeki küçümsemeye karşılık
olarak yer alıyor. İşte bu yörüngeler hem duygu
açısından hem de realitede onun büyük, ürperti
verici ve görkemli yaratıklarının bir parçasıdır.
Bu yörüngelerde dolaşan güneş, ışık
kaynağı olarak adlandırılmaktadır.
Çünkü güneş, hem dünyamıza hem de başka
gezegenlere ışık saçar. Bu yörüngelerde bir de
yol gösterici latif bir aydınlık saçan Ay yeralmaktadır.
Bunun yanısıra gece, gündüz ve bunların
birbirine ardışık olmalarının sahnesi
sunuluyor. Gece ve gündüz sürekli yenilenen, ama insanların
farkında olmadıkları, unuttukları olağanüstü
mucizelerdir. "Düşünmek ya da şükretmek
isteyenler" için bu mucizeler de yeterlidirler.
Şayet insanlar gece ve gündüzü dönüşümlü olarak
yaşamasalardı, gece ve gündüz birbirine ardışık
olarak gerçekleşmeselerdi, yeryüzünde hayat ne insanlar,
ne hayvanlar ne de bitkiler için mümkün olmazdı. Hatta
gece ve gündüzün süreleri bile değişik olsaydı
yine de yaşamak zorlaşırdır.
"İnsan yalnız değildir" (İlim
iman etmeye çağırıyor) kitabında şu açıklamalar
yer alıyor:
"Dünya, kendi ekseni etrafında yirmidört saatte bir
kere döner. Bu yaklaşık olarak saatte bin mil hıza
eşittir. Şimdi dünyanın saatte sadece yüz mil
yaptığını varsayalım. Neden olmasın?
Bu taktirde gecemiz ve gündüzümüz ,şimdikinden on kat
daha uzun sürecektir. Bu durumda kızgın yaz güneşi
hergün bitkilerimizi yakacaktır. Geceleri de yeryüzündeki
tüm bitkiler donacaktı."
Gökleri ve yeri yaratan, herşeyi yaratıp
hareketlerini bir ölçüye göre planlayan Allah herşeyden yücedir.
Gökte yörüngeler vareden, bu yörüngelere ışık
kaynağı güneşi ve aydınlık saçan Ayı
yerleştiren Allah, onların
yakıştırmalarından uzaktır, yücedir.
"O düşünmek ya da şükretmek isteyenler için
gece ile gündüzü birbirine ardışık
yapmıştır."
Furkan Suresinin bu son bölümünde
belirgin
nitelikleriyle, kendilerine özgü tavırlar ile ön plana çıkıyorlar.
Hidayetle sapıklık, inatçı ve bedbaht
insanlıkta bu insanlığa hidayet mesajını
taşıyan peygamberler arasındaki uzun
savaşın sonunda insanlığın özetiymiş,
bu uzun ve yorucu cihadın taze meyvesiymiş, bunca
inkarcılıkla, bunca katılıkla ve yüz
çevirmelerle karşılaşmalarına rağmen
hidayet mesajını taşıyan dava erlerine yönelik
güven verici bir teselliymiş gibi beliriyorlar.
Geçen derste müşriklerin "Rahman" ismini
bilmezlikten gelmelerine; onu inkar etmelerine
değinilmişti. Buna karşılık
Rahman'ın has kulları onu biliyorlar, tanıyorlar.
Ona bağlanmayı, O'na kul olmayı hakkediyorlar.
İşte onlar, ayırıcı nitelikleri ile,
ruhları, davranışları ve hayat biçimleri ile
yüce Allah'ın yeryüzünde kendilerine değer vermesini,
kendilerini gözetip korumasını hakkediyorlar. Çünkü
eğer aralarında Rahman'ın bu has kulları
olmasa ve eğer bu kullar yakararak, dua ederek ona yönelmezlerse
bütün insanlar, Allah katında bir değer ifade
etmeyecek kadar önemsizleşirler..