İşte bu sudan yaratılır cenin. Erkeği
soyun taşıyıcısı, dişisi de
akrabalığın sürdürücüsüdür. Çünkü dişilik
insanlar arasında akrabalığın
kurulmasını sağlayan bir unsurdur.
Bu sudan meydana gelen insan hayatı, gökten inen sudan
meydana gelen hayattan daha büyük ve daha ilginçtir. Çünkü
erkeğin menisinin bir damlasında yeralan onbinlerce
sperma hücresinden bir tanesinin ana rahminde kadının
yumurtacığı ile birleşmesi, bu komple ve
birleşik bir yapıya sahip yaratığın, yani
insanı, yani tartışmasız tüm canlı
varlıkların en mükemmel olanını meydana
getiriyor.
Birbirine benzeyen sperma hücrelerinden ve yumurtacıklardan
son derece şaşırtıcı bir yöntemle erkek
ve dişiler meydana gelir. İnsanoğlu bunun
sırrını kavramış değildir.
İnsanoğlunun sahip olduğu bilgi bu olayı
kontrol edebilme, nedenlerini bulup çıkarma gücünden
yoksundur. Binlerce sperma hücresi arasında herhangi bir hücrede
erkek ve dişi olmasını sağlayan belirgin
özellikleri önceden belirlemek mümkün değildir. Buna
rağmen belirlenen sürecin sonunda şu erkek oluyor,
şu da kadın oluyor:
"Rabb'inin gücü herşeye yeter".
İşte onun sonsuz gücünün bir yönü bu olağanüstü,
bu hayret verici olayda kendini gösteriyor.
Şayet insanoğlu kendisinin
yaratıldığı bu suyu inceleyecek olursa
şaşkınlıktan başı dönecektir.
Bütün cinslerin kalıtımsal özelliklerini, anne-babanın
ve onların ailelerinin özelliklerini taşıyan son
derece ince, planlı ve ilginç bir damlacıkta olgun
insanın tüm özelliklerinin gizli olduğunu görünce
dehşete kapılacaktır. Bu hücreler taşıdıkları
bu özellikleri erkek ve cenine taşırlar. Bunların
herbiri de kudret elinin kendisi için öngördüğü karakter
ve hedef doğrultusunda hayat yolculuğuna devam eder.
İşte bu küçük hücrelerde gizli bulunan kalıtımsal
özelliklere ilişkin olarak "İnsan Yalnız
Değildir" kitabında yer alan bazı açıklamalar:
"Erkek ya da dişi bütün hücreler kromozomlar ve
genler. (kalıtım taşıyıcıları)
içerir. Koromozom geni içeren küçük ve sönük bir
çekirdektir. Genler kesin olarak herhangi bir canlının
ya da insanın temel özelliklerini belirleyen başlıca
etkenlerdir. Stoplazma ise, kromozom ve genleri kapsayan hayret
verici kimyasal birleşimlerdir. Kahtım
taşıyıcıları olan genler, yeryüzünde yaşayan
bütün insànların kişisel özelliklerinden, ruhsal
durumlarından, renklerinden ve cinslerinden sorumlu
olmalarına rağmen son derece ufaktırlar. Şayet
hepsi bir araya getirilirse, bir yere konulsa hacmi bir yüzük taşının
hacminden daha az olur.
"Bu son derece küçük ve ancak mikroskopla görülebilen
genler, bütün insanların, hayvanların ve bitkilerin
karakterlerinin, özelliklerinin mutlak anahtarlarıdır.
İki milyar insanın kişisel özelliklerini kapsayan
bir yüzük kaşı hiç kuşkusuz küçük hacimli bir
yerdir. Bununla beraber bu saydıklarımız
tartışma götürmez gerçeklerdir.
"Cenin nütfeden (protoplazmadan) cinsiyetinin ortaya çıkmasına
doğru bir düzen içinde aşamalı olarak
gelişimini tamamlarken tescil edilmiş bir tarihi
anlatır. Bu tarih genlerdeki ve stoplazmadaki atomların
diziliş şekli ile korunur ve dile getirilir.
"Genlerin bütün canlıların yapısında
yeralan soya çekim hücrelerindeki atomların en küçük
mikroskobik dizilişinden ibaret olduklarını görmüştük.
Bu şekliyle genler, yaratılış projesinin,
geride kalanların ve bütün canlı varlıkların
özelliklerinin korunduğu bir arşiv niteliğindedir.
Genler en ince ayrıntısına kadar bütün bitkilerin
köklerine, gövdelerine, yapraklarına, çiçeklerine ve
meyvelerine egemendir. Başta insan olmak üzere bütün
hayvanların şeklini, kabuklarını
kıllarını ve kanatlarını belirler."
Yaratıcı ve planlayıcı ilahi gücün hayata
bahşettiği akıl almaz olağanüstülüklerden
bu kadarını sunmakla yetiniyoruz.