Burada bu ilahi ifadede, münafıklarla müşriklerin
kadın ve erkeklerinin Allah'a kötü zan besleme ve Allah'ın
mü'minlere yardım edeceğine güvensizlikte birbirinin
aynısı olduklarını görmekteyiz. Onlar,
topyekün "Kötü zanları başlarına gelsin"
hükmünde aynı akıbete mahkum, ve tümü o belanın
içinde mahsur olup bela başlarına gelmiş ve
üzerlerine inmiştir. Allah'ın gazabı ve lanetini
kendilerine hazırlamış olduğu o kötü yerde
beraberce kucaklamışlardır.
Çünkü münafıklık aşağılık bir
niteliktir ve kötülükte şirkten hiç de geri kalır
yanı yoktur. Hatta şirkten daha beterdir münafıklık...
Çünkü kadın ve erkek münafıkların İslam
toplumuna verdiği zarar -görüntü ve çeşidi
farklı olsa da kadın ve erkek müşriklerin
zararından hiç de geri kalmaz.
Yüce Allah gerek kadın ve gerek erkek münafıklarla
müşriklerin ortak niteliklerinin "Allah'a kötü zan
beslemek" olduğunu bildirmektedir. Mü'min kalb Rabbine
iyi zan besler, O'ndan sürekli olarak hep hayır umar. Gerek
ferahlıkta gerek darlıkta hep hayır umar Rabbinden.
Her iki durumda da Rabbinin kendisi hakkında
hayırlı olan ne ise onu istediğine inanır. Bu
konunun püf noktası mü'minin kalbinin yüce Allah'a bağlı
olmasında ve yüce Allah'ın hayır
pınarının çağlayıp durmasının
asla kesilmemesindedir. Kalb yüce yaratanına
bağlandı mı, bu köklü gerçekle yüzyüze gelir,
onu doğrudan doğruya hisseder ve tadına varır.
Oysa münafıklar ve müşrikler ise yüce Allah'a bağları
kopuk kimselerdir. Dolayısı ile bu gerçeği
hissedemezler ve tadamazlar. Buna bağlı olarak da yüce
Allah'a kötü zan beslerler, kalpleri olayların
dış görünüşüne takılır ve olaylar
hakkında dış görünüşüne göre yargıya
varırlar. Ve sonuç olarak yüce Allah'ın kendilerine ve
çok hassas ve sezilmez idaresine güvenmek dururken, olayların
dış görünüşünün verdiği kanaate aldanarak,
hem kendileri hem de mü'minlerin başlarına kötü
şeyler gelecek diye tahminde bulunurlar.
Yüce Allah bu ayette islamın ve müslümanların çeşitli
türlerden düşmanlarını sıralamış
ve onların kendi katında durumlarını sonuçta
kendilerine hazırlamış olduğu şeyleri açıklamıştır.
Bunun arkasından da kudret ve hikmetini ifade etmiştir:
Dolayısı ile onların durumlarından hiçbir
şey yüce Allah'ı yoramaz ve ona hiçbir davranışları
gizli kalamaz. Ve O'nundur göklerin ve yerin orduları ve O
aziz ve hakim olandır.
ŞAHİD, MÜJDECİ VE UYARICI PEYGAMBER
Sonra yüce Allah hitabını Resulullah'a çevirmekte
ve onu görevine çağırmakta ve bu görevin hedefini açıklamaktadır.
Sonra mü'minleri Rabblerinin mesajı kendilerine
bildirildikten sonra görevlerine yönelmekte ve Resulullah ile
sözleşirlerken yaptıkları biatlarını
doğrudan doğruya yüce Allah'a çevirmekte, kararlaştırdıkları
sözleşmeyi yüce Allah ile yaptıklarını
belirtmektedir.
Böylece yüce Allah Resulullah ile yaptıkları
biatı şereflendirmiş ve sözleşmeyi yüceltmiş
olmaktadır.