17- Hayır yetime
karşı cömert davranmıyorsunuz.
18- Yoksulu yedirmek
konusunda birbirinize özendirmiyorsunuz.
19- Size kalan mirası
hak gözetmeden yiyorsunuz.
20- Malı pek çok
seviyorsunuz."
Hayır. Durum imandan
uzak insanların dediği gibi değildir.
Rızkın geniş tutulması, yüce Allah'ın
katında o kişinin Şerefli olduğunu göstergesi
değildir. Aynı şekilde daraltılması da o
insanın önemsiz olduğu ve ihmal edildiği
anlamına asla gelmez. Asıl üzerinde durulması
gereken, sizin bağışlamanın gereklerini yerine
getirmemeniz, malın hakkını vermemenizdir. Çünkü
siz babadan yoksun kalmakla koruyucusunu ve desteğini
yitirmiş olan küçücük bir yetime iyilik etmezsiniz.
İhtiyacı olduğu halde kimseden varıp istemeyen
yoksulu doyurmaya birbirinizi teşvik etmezsiniz. Dikkat
edilecek olursa, Kur'an-ı Kerim, yoksulun
doyurulmasının teşvik ve tavsiye edilmemesini
çirkin ve yadırganacak bir hareket saymaktadır.
Ayrıca islam toplumunda, göreve ve toplumun yararına
olan işlere koşulmasına yönlendirme konusunda
dayanışmanın gerekliliğine işaret
etmektedir. islamın ayırıcı özelliği de
budur zaten.
Sizler imtihanın
anlamını kavramıyorsunuz. Yetime iyilik ederek,
yoksulu doyurma konusunda birbirinizi teşvik ederek imtihanda
başarılı olmaya çalışmıyorsunuz.
Tam aksine mirası oburca ve hırsla yiyorsunuz. Malı
öyle çok öyle taşkınca yiyorsunuz ki, artık gönüllerinizde
yoksullara karşı iyilik etmeye ve onları doyurmaya
götürecek ne bir cömertlik ve ne de iyilikseverlik duygusu
kalmamıştır.
Daha önce de belirttiğimiz
gibi islam Mekke'de her türlü yola başvurularak mal
toplamaya düşkünlük tablosunun karşısında
buldu kendisini. Doğal olarak bu durum kalplere kuruluk ve
katılık veren bir olgu idi. Yetimlerin güçsüzlüğü,
mallarının talan edilmesini kamçılayan bir durumdu.
Hele yetim kalan kız çocuğu ise o zaman çok değişik
şekillerde malları talan ediyorlardı. Bu
tefsirimizin birçok yerinde belirttiğimiz gibi özellikle
kendilerine kalan mirasları çeşitli dümenlerle
ellerinden alınıyordu. Nitekim mal tutkunluğu, faiz
yolu ile ve başka araçlarla mal biriktirmek islam öncesi
Mekke toplumunun göze batan ana özelliği idi. Aslında
bu durum, günümüze kadar her zaman ve her yerdeki cahiliyet
toplumlarının özelliği olmuştur.
Bu ayetlerde,
onların içlerinden geçenlerin açıklanmasından
öte, bu duyguların kınandığını görmekteyiz.
"Kella" "Asla. Hayır dikkat ediniz
ha!" kelimesinin ard arda tekrar edilmesinde ve ifadenin
yapısında ve vurgusunda ifadesini bulan caydırma ve
engel olma yer almaktadır. İfade ses tonu ile bizlere
onların mala düşkünlüklerinin şiddet ve
katılığını çizmektedir.
"Size kalan mirası
hak gözetmeden yiyorsunuz. Malı pek çok seviyorsunuz."
KIYAMET VE AZAP
Rızkın bol bol
verilmesi ve verilmemesi ile imtihan edilme olgusunu
algılamalarının sakatlığı
anlatıldıktan sonra, onların iğrenç iç
dünyalarının açığa çıkarıldığı
bu noktada, imtihanın ve sonucunun arkasından gelecek
olan ceza günü ve o günün özelliği ile tehdid
gelmektedir. Hem de çok şiddetli ve güçlü bir vurgulama
ile yapılmaktadır bu tehdit.