1- Andolsun tanyerinin ağarmasına!
2- On geceye,
3- Çifte ve teke.
4-Gitmekte olan geceye.
5- Ki bunlarda akıl
sahipleri için birer yemin déğeri var.
Surenin bu giriş
kısmındaki yemin, şeffaf, cana yakın, hoş
olan ruh sahibi yaratıkları ve tabloları içermektedir.
"Andolsun tanyerinin
ağarmasına."
Hayatın nefesini
kolayca aldığı, sevinç ve gülümsemenin yayıldığı,
ılık ve sevimli bir dostluğun her yeri
kapladığı o ana... Uyuyan varlık aleminin
yavaş yavaş uyanmaya başladığı
nefesleri ile sanki birer birer yalvardıkları
karanlığın kucağından bir bir ortaya çıkarken
teker teker yakardıkları o ana...
"Ve o geceye".
Kur'an'ın ne olduğunu açıklamadığı
bu on gece hakkında değişik rivayetler vardır.
Zilhicce'nin onu, Muharrem'in onu, Ramazan ayının onu
denilmiştir. Ama bu şekilde ne olduğunun
belirtilmeden yer alması daha etkili ve daha
anlamlıdır. Bu on gece, ne olduğunu ancak
Allah'ın bildiği on gecedir. Ve bunların
Allah'ın katında bir değerleri vardır. Ayetin
akışı içerisinde gecelere, özel bir kişilik
havası verilmektedir. Kur'an'ın kıpır
kıpır titreyen ifadelerinin arasından, bizler
gecelerin ruh sahibi birer canlı varlık
olduklarını, bizim onlara onların da bizlere sevgi
ile bakıştığımızı hisseder gibi
oluyoruz.
"Çifte ve teke."
Bu üzerine yemin
edilen çift ve tek, bu sevimli ve cana yakın atmosferde, tan
yeri vaktinin ve on gecenin havasında insana namaz ve ibadet
esintileri vermektedir. Nitekim Tirmizi'nin rivayet ettiği
bir hadise göre "Namazın tek (vitir) ve çift rekat
olanları vardır." Bu atmosfer içinde en
uygun düşen anlam da budur. Çünkü huşu dolu ibadet
ruhu sükunete ermiş varlık aleminin ruhu
kucaklaşmakta ve ibadet eden ruhlar seçkin gecelerin ve
parlak sabahların ruhu ile karşılıklı
konuşmaktadır.
"Gitmekte olan
geceye."
Gece burada canlı
bir yaratıktır (varlıktır). Kainatın içinde
geceleyin gezip dolaşmaktadır. Ve sanki karanlıkta
dolaşan uykusuz bir insan ya da çıktığı
uzun yolculuk için gece yürümeyi tercih eden bir yolcu gibidir.
Ne güzel bir ifade ediş! Ne cana yakın bir sahne! Ne güzel
nameler! Ve tanyeri ile, on gece ile, çift ve tek ile ne güzel
ahenk!
Bu ifadeler sadece birer
sözcük ve ifade kalıpları değil, aksine birer
tanyeri meltemi ve içine güzel koku katılmış
birer çiğdir. Yoksa kalbe dost bir fısıltı
mı? Ruha hoş gelen bir sesleniş ya da vicdana
ilhamlar veren bir dokunuş mu?
Bu bir güzelliktir...
Sevimli, hoş ve insana nameler fısıldayan bir güzellik.
Bir güzellik ki, şiirsel ve engin ifadelerin güzelliği
bile buna yaklaşamaz. Çünkü bu mükemmel bir şekilde
yoktan var etmenin şaheser güzelliğidir. Ve aynı
zamanda gerçeği dile getirmektedir.
Yukardaki nesneler
üzerine yemin edilerek, neleri ifade etmek üzere söze kuvvet ve
güç verildiğine gelince ifadenin akışı bunu
daha sonra açıklamak üzere şu anda gizli tutuyor. Sözkonusu
yeminlerle ifade güçlendirilerek anlatılan,
sapıklık bozgunculuk konusudur. Rabbinin
sapıklık edenleri ve bozgunculuk çıkaranları
yakalamasıdır. Allah'ın sapıkları ve
bozgunculuk çıkaranları yakalaması gerçektir ve
mutlaka olacaktır. Yüce Allah, bu konuyu pekiştirmek için
surenin genel olarak, gizli dokunuşlarına uygun bir
işaret içinde bu çeşit bir yeminle yemin ediyor ve
bunun mutlaka olacağını ifade ediyor.