O |
Fatır
|
O |
|
44- Onlar yeryüzünü gezip daha önceki yoldaşlarının
karşılaştıkları acı sonu görmezler
mi? Oysa onlar kendilerinden daha güçlü idiler. Göklerde ve
yeryüzünde Allah ile başa çıkabilecek hiçbir güç
yoktur. Hiç kuşkusuz O her şeyi bilir ve gücü her
şeye yeter.
Açık gözler ile ve uyanık kalp ile yeryüzünü
gezmek, eski kuşakların acı sonlarının
izlerini görmek, onların ne olduklarını ve neye
uğradıklarını düşünmek, bütün bunlar
insan kalbini etkileyici, duygulandırıcı ve
Allah'dan korkmaya özendirici mesajlar verir.
İşte bundan dolayı yeryüzünü gezmeye, eski kuşakların
başına neler geldiğini izlemeye, bizden önceki
milletlerden kalan izleri görmeye ve bu sayede kalbi gaflet
uykusundan uyandırmaya yönelik direktiflere sık
sık rastlarız. Çünkü gaflet, kalpte çöreklenince
gerçekleri görmez; görse bile hissetmez; hissetme bile onlardan
ders almaz. Bu gaflet de yüce Allah'ın değişmez
yasalarının farkında
olmamaya,
olayları algılayıp genel kanunlarına
bağlamak konusunda yetersiz kalmaya sevk eder. Oysa bu
kavrayış çabası insanı hayvandan ayıran
kriterdir. Hayvan birbirinden kopuk "an"larda yaşar.
Bu "an"lar arasında hiçbir bağ kuramaz, bu
zaman dilimlerine yön veren kuralların farkında olmaz.
Oysa insan, ilahi yasaların, doğal kanunların sürekliliği
önünde bir bütündür.
Okuduğumuz ayette yüce Allah, müşrikleri eski
milletlerin yıkıntıları
karşısına dikiyor. O eskiler kendilerinden daha güçlü
idiler. Fakat bu güçleri onları kaçınılmaz
akıbetlerinden kurtaramamıştı. Bu "durup
düşünme" müşriklerin duygularını yüce
Allah'ın üstün gücüne yöneltir. Bu
gücü hiçbir
şey yenemez, hiçbir şey alı edemez. Eski
sapıkların yakalarına yapışabilen bu güç,
onların da yakalarına yapışabilir. Çünkü: "Göklerde
ve yeryüzünde Allah ile başa çıkabilecek hiçbir
güç yoktur."
O'nun bilgisi göklerdeki ve yerdeki her şeyi
kuşatır. O'nun gücü de bilgisi ile atbaşı
gider. Buna göre nasıl hiçbir şey O'nun bilgisi
dışında kalmaz ise gücünün önünde de hiçbir
şey duramaz. Bundan dolayı göklerde ve yerde hiçbir
şey O'nunla başa çıkamaz, ne gücünden kaçılabilir
ve ne de bilgisinden saklanılabilir. Çünkü "O
her şeyi bilir ve gücü her şeye yeter."
Artık surenin son ayetindeyiz. Bu ayette yüce Allah'ın
üstün gücü yanında, O'nun hoşgörüsü, yumuşaklığı
ve merhameti açığa vurulur. Bu hoşgörüsünün ve
merhametinin sonucu olarak insanlara mühlet verdiği
vurgulanır. Fakat bu hoşgörü ve bu merhamet ahiret
hesaplaşmanın titizliğini ve amellere adil
karşılıklar biçme hassasiyetini etkilemez.
Okuyoruz:
|
|
O |
|
O |
|