Şu göklere, yeryuvarlağına ve "uzay"
denen uçsuz-bucaksız boşluğa
serpiştirilmiş sayısız gök cismine gezegene
bir bakalım. Hepsinin belli bir yeri var. Hepsi
bağlı olduğu sistem içinde bir yörüngeye bağlı
olarak sürekli dönüyor. Aksamıyor, yörüngesinden çıkmıyor,
dönüş temposunu değiştirmiyor; yani ne
hızlanıyor ne de yavaşlıyor. Hiçbiri ne bir
direğe, bir sütuna dayanıyor ne bir sıra
dağın tepesine oturuyor ve ne de şu ya da bu
yanından bir şeye bağlıdır. Bu
şaşırtıcı ve müthiş gök
cisimlerini görmek insanın "basiret"ini açmalı,
bu cisimleri dengede tutan, kaymaktan alıkoyan güçlü ve
üstün iradeli, gizli "el"i görmesini sağlamalıdır.
Eğer bu gök cisimleri yörüngelerinden kaysalar,
sistemlerinden çıkarak boşlukta başıboş
kalsalar, artık onları hiç kimse tekrar dengeye getirip
sistemlerine bağlayamaz. Bu da Kur'an'ın bu alemin sonu
olarak adlandırdığı anın gelmiş
olması
anlamına
gelir. O an gelince gök cisimlerinin düzeni bozulur, gezegenler
sistemlerinden koparak boşluğa dağılır, bütün
uzay cisimleri öteye beriye saçılır, hiç kimse artık
onları denetim altına alamaz.
Bu "kaos" anı dünyada olup biten her şeyin
hesap mayasına döküleceği, ödüllerin ve cezaların
belirleneceği andır, başka bir "alem"e geçiş
anıdır. Bu "başka alem" özü bakımından
dünyadan tamamen farklı bir alemdir.
İşte bundan dolayı, göklerin ve yeryuvarlağının
dengede tutuluşuna ilişkin açıklamayı şu
değerlendirme cümlecikleri izliyor: "Hiç kuşkusuz
O hoşgörülü ve bağışlayıcıdır."
"Hoşgörülü ve yumuşak tutumludur", yani
insanlara fırsat verir, dünyalarını hemen
yıkmaz; belli zamanı gelmeden onları
kollarından tutup hesaba çekmez ödüllerini ve cezalarını
hemen vermez. Tersine tövbe etmeleri, iyi ameller
" işlemesi, hazırlık yapmaları için
onlara mühlet tanır.
Bağışlayıcıdır ; yani insanları
her kötülüklerinden dolayı cezalandırmaz. Tersine çoğu
kötülüklerine göz yumar, onları affeder; yeter ki, bu kötülükleri
işleyenlerde iyiye yöneliş belirtisi görsün.
Bu değerlendirme gafilleri, daldıkları uykudan
uyandırıcı, onları bir daha ellerine geçmeyecek
olan fırsatı değerlendirmeye özendirici
niteliktedir. Surenin bu bölümünü oluşturan "gezi"lerin
dördüncüsünde Mekkeli müşriklerin yüce Allah'a
verdikleri söz, sonradan bu sözden cayarak giriştikleri
bozguncu eylemler gündeme getiriliyor. Arkasından adamlar yüce
Allah'ın değişmez, sapmaz ve farklılaşmaz
ilahi yasalarla tehdit ediliyorlar. Okuyalım: