O

Fatır

O

   

38- Hiç kuşkusuz Allah, göklerin ve yeryüzünün "gayb "ını bilir. O kalplerin özünü bilir.

Yukarda yüce Allah'ın Kutsal Kitab'ı indirdiği, bu Kitab'a kimlerin mirasçı olacağını, onu kimlerin taşıyacağını seçtiği, bu mirasçı ümmetin birbirlerine yönelik zalimliklerini bağışladığı, hepsini cömertçe ödüllendirdiği ve kâfirler için kötü bir gelecek hazırladığı açıklanmıştı. Yüce Allah'ın bilgisinin geniş kapsamlılığı, kıvraklığı ve bütün ayrıntıları kucaklayan duyarlılığı bu açıklamalara son derece uygun düşen bir değerlendirmedir. Sebebine gelince yüce Allah göklerin ve yeryüzünün sırlarını olduğu gibi insan kalplerinin gizliliklerini de bilir ve bu yaygın, kıvrak, ayrıntıları kucaklayıcı bilgisine dayanarak açıklanan konulara ilişkin hükmünü verir.

Surenin bu kesiti de geniş ufuklu, kalplerin bam tellerini titreten ve çeşitli mesajlar içeren gezilerden oluşuyor. Bu gezilerden birinde ardarda gelen bütün insanlık kuşakları ile birlikte oluyor ve bu kuşakların birbirinin yerine geçişlerini izliyoruz. Bir başkasında gökleri ve yeryüzünü dolaşarak müşriklerin yüce Allah'a ortak koştukları düzmece ilahların izlerini boşuna araştırıyoruz. Bir başka gezide yine göklerde ve yeryüzünde yüce Allah'ın evrensel dengeyi sağlayan güçlü elini görmeye çalışıyoruz. Bir diğer gezide bütün bu delilleri yalanlayan kâfirlerle birlikte oluyoruz. Oysa bu adamlar kendilerine bir uyarıcı geldiği taktirde doğru yola en bağlı toplumlardan biri olacaklarına dair vaktiyle söz vermişler, fakat kendilerine bekledikleri uyarıcı gelince verdikleri sözü unutarak peygamberlerine ve hakka dönük çağrıya karşı amansızca düşman kesilmişlerdi.

Bu gezilerin bir başka aşamasında eski kâfir kuşakların tıpkı kırım sahneleri ile yüzyüze geliyoruz. Yani inkârcılar eski yoldaşlarının başlarına gelen felâketlerin somut izlerini gözleri önünde gördükleri halde, aynı felâketlerin kendi başlarına da gelmesinden, yüce Allah'ın yasasının kendileri hakkında da işlemesinden korkmuyorlar. Bu gezilerin sonunda surenin son ayetinde uyarıcı ve tüyler ürpertici bir mesajla yüzyüze geliyoruz. Okuyalım:

"Eğer Allah insanların davranışlarının cezasını hemen verseydi, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı."

Demek ki, yüce Allah'ın insanlara mühlet vermesi, onların yakalarına hemen yapışarak kendilerini yok etmemesi, O'nun büyük lütuflarından biridir.

 

 

O

 

O