36- Kâfiri ise cehennem ateşi beklemektedir. Ne
ölümlerine karar verilir de ölürler ve ne de azapları
hafifletilir. İşte biz azılı kâfirleri böyle
cezalandırırız.
Ne o taraftan ve ne de bu taraftan bir kapı açılır
önlerine. Ölümü rahmet sayarlar, ama ona bile eremezler. Devam
edelim:
"İşte biz azılı, koyu kâfirleri
böyle cezalandırırız."
Arkasından kulak zarlarımız, yüksek frekanslı
bir uğultu ile titreşiyor. Acı bir çığlığın
dağınık korusu çevremizde yankılanıyor.
Cehenneme atılmışların yürek paralayıcı
feryadıdır bu. Kullanılan kelimeler de cümlenin
anlamı gibi tırmalayıcı ve
acıtıcıdır. Şimdi iyice kulak kesilelim
de ne dediklerini seçelim:
37- Onlar orada "Ey Rabbimiz, bizi buradan çıkar da
daha önce yaptıklarımızdan farklı, iyi
işler yapalım " diye feryad ederler. Düşünmek
isteyenlerin düşünmelerine yetecek kadar uzun bir süre
sizi yaşatmadık mı? Ayrıca size
uyarıcı da gelmişti, Şimdi azabı
tadınız bakalım. Zalimlere yardım eden
bulunmaz.
Belli ki, pişmanlıklarını, yanlış
yolda olduklarını ve tutumlarını
değiştirmeye kararlı olduklarını dile
getiriyorlar. Ama iş işten geçtikten sonra. Nitekim
kendilerine verilen kesin cevap hemen kulaklarımızda
yankılanıyor. Bu cevap sert bir azar içeriyor.
Ömrünüzün size sağladığı geniş
fırsattan yararlanamadınız. Oysa bu fırsat, düşünmek
isteyenlerin düşünmeleri için yeterli idi. Üstelik; "Ayrıca
size
uyarıcı
da gelmişti."
Bu uyarmayı ve sakındırmayı pekiştiren
bir etkendi. Fakat aklınızı başınıza
toplamadınız, çekinmeden sapıklığınızı
sürdürdünüz. Öyleyse; "Şimdi azabı
tadınız bakalım."
Burada iki karşıt tablo ile yüz yüzeyiz. Bir yanda
huzur ve güven tablosu, öbür yanda endişe ve
ızdırap tablosu. Bir yanda şükür ve dua namesi,
karşı tarafta feryad ve çığlık
narası. Bir yanda ilgi ve onurlandırma görüntüsü,
öbür yanda ihmal ve azarlama görüntüsü. Bir yanda ruhları
okşayan, yumuşak bir melodi; öbür yanda kaba ve kulak
tırmalayıcı bir uğultu. Böylece tabloların
hem ana hatlarında hem de ayrıntılarında tam
bir simetri, eksiksiz bir uyum sağlanıyor. " "
Son olarak hem bu sahnelerin tümüne, hem daha önce açıklanan
seçme ve "mirasçı kılma" olgularına
ilişkin bir değerlendirme ayeti ile
karşılaşıyoruz.