Kâfirlik ile körlük, karanlık, kavurucu
sıcaklık ve ölüm arasında sıkı
ilişki vardır. Aynı şekilde müminlik ile aydınlık,
görebilirlik, gölge ve hayat arasında da sıkı
ilişki vardır.
İman kalbe, organlara, duyu organlarına yansıyan
bir aydınlıktır. Nesnelerin, değer
yargılarının, olayların içyüzlerini ortaya
koyan, bunlar arasındaki ilişkileri, bağları,
görecelikleri ve boyutları açığa çıkaran
bir aydınlıktır. Mü'min bu aydınlıkla,
bu yüce Allah'ın ışığı ile bakar da
o saydığımız gerçekleri görür, onlarla ilgi
kurar. Bu ışık sayesinde ne yolunu
şaşırır ne de adımlarında tökezler.
İman, gören bir gözdür. O doğru ve isabetli olarak
görür; ne yanılır ve ne de gördüklerini birbirine
karıştırır. Sahibinin aydınlık, güven
ve endişesizlik içinde yol almasını sağlar.
İman, serin bir gölgedir. İnsanın içini
serinletir, kalbini meltem gibi okşar. Kuşkunun,
endişenin, şaşkınlığın,
karanlık, kılavuzsuz çöl sıcağına
karşı bir gölgedir.
İman hayattır. Kalpleri ve duyguları
canlandırır. Niyetlere ve yönelişlere dinamizm
kazandırır. Bunun yanı sıra o yapıcı,
verimli ve amacı belirli bir hare-kettir. Sönüklüğe,
pörsümüşlüğe, pısırıklığa düşmez.
Boşuna emek ve zaman kaybetmez.
Kâfirlik ise körlüktür. Kalp körlüğüdür, gerçeğin
kanıtlarını görememe körlüğüdür. Evrenin
içyüzünü, evrenin çeşitli kesimleri arasındaki
ilişkilerin mahiyetini; değer
yargılarının, kişilerin, olayların ve
nesnelerin özünü görememe körlüğüdür.
Kâfirlik karanlık, hatta üst üste binmiş
katmanlardan oluşmuş karanlıklar-dır.
İnsanlar iman ışığından
uzaklaşınca çeşitli karanlıkların içine
düşerler. Bu karanlıklar içinde herhangi bir objeyi
seçmek son derece zor olur.
Kâfirlik kavurucu bir sıcaklıktır.
Şaşkınlık, endişe, amaçsızlık,
geçmişe ve geleceğe ilişkin güvensizlik korları
ile kalbi dağlar. Son durağı ise cehennem
ateşidir, orada çekilecek olan kavurucu azaptır.
Kafirlik ölümdür, vicdanın ölümüdür. Asıl
hayatın kaynağından kopmaktır. Amaca
ulaştıran yoldan ayrı düşmektir. Hayatın
akışını etkileyen, enerjilerini gerçek
kaynaklarından alan tepkilere, reaksiyonlara güç
yetirememektir.
Müminlik ile kâfirliğin özellikleri ayrı, görecekleri
karşılıklar ayrıdır. Yüce Allah katında
asla bir olmazlar.
ÇARESİZ KALINCA
Bir sonraki ayette yine Peygamberimize dönülerek teselli
ediliyor, yüreğine su serpiliyor. Allah'a çağırmaya
ilişkin görevinin ve çabasının
sınırları çiziliyor ve bundan sonrasını
meselenin asıl sahibine havale etmesi; O'nun dilediğini
yapmasını beklemesi telkin ediliyor. Okuyalım