Yalın, sade, hemen anlaşılabilir bir ifade
karşısındayız. Hiçbir karmaşık
yanı, tartışmaya yol açacak hiçbir belirsizliği
yoktur.
Kur'an'da evrensel iman delilleri sunulurken, bu sahne sık
sık karşımıza çıkarılıyor .
Çünkü her şeyden önce bu olay somut, elle tutulur bir kanıttır.
Göz göre göre inkâr edilemez. Ayrıca bu sahne uyanık
bir kalp tarafından algılandığında onu
şiddetle sarsar, kendine yönelen duygulardan duyarlığı
keskinleştirici titreşimler meydana getirir.
Bunların yanı sıra güzel, göz alıcı, gönül
açıcı bir sahnedir. Özellikle bir çölde olduğunuzu
düşünün. Bugün çevreyi geziyorsunuz. Her taraf kupkuru
bir kum denizi. Ertesi gün aynı çevreyi geziyorsunuz. Bu
defa yağan yağmurların etkisi ile ortalık
yeşermeye, canlanmaya başlamış. Kur'an
insanların gündelik hayatlarında
tanıdıkları ve umursamaz duygularla geçiştirdikleri
olayları ve sahneleri "uyarıcı" olarak
kullanır. Çünkü bu olaylar ve sahneler dikkatle
izlendiklerinde olağanüstü ve
şaşırtıcı oldukları görülür.
Ölülerde nabzı atan hayat sahnesinden sonra enteresan
bir noktaya, psikolojik bir espriye dayalı bir bilinç
konusuna geçiliyor. Üstünlük, şeref, itibar ve prestij
konusuna geçiliyor. Bu ayrıcalık ile Allah'a yükselen
güzel söz ve Allah'ın kendi katına yükselttiği
iyi amel arasında bağ kuruluyor. Sonra bunun
karşı sayfası sunuluyor. Kötü komploların ve
pis tuzakların sayfası ki, bunlar boşa çıkar,
etkisiz kalır. Okuyoruz: