ŞEYTANIN HİLESİ
4- Ey Muhammed, eğer onlar seni yalanlıyorlarsa bil
ki, senden önceki nice peygamberler de yalanlanmıştır.
Her işin çözümü Allah'a götürülecektir.
Senin o müşriklere duyurduğun gerçekler açık,
belli gerçeklerdir. Eğer anlattıklarını
yalanlıyorlarsa bunun sana zararı yok. Sen diğer
peygamberlerden farklı bir örnek değilsin:
"Senden önceki nice peygamberler de yalanlanmışlardır."
Mesele tümü ile yüce Allah'ın elindedir:
"Her işin çözümü Allah'a götürülecektir."
"Duyurma" ve "yalanlama" sadece birer sebep,
birer araçtır. İşlerin sonuçları yüce
Allah'ın tekelindedir. O bu sonuçları istediği
gibi tasarlayıp yürürlüğe koyar. Bunun
arkasından insanlara sesleniyor:
5- Ey insanlar, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın
dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın şeytan,
sizi Allah'ın affına güvendirerek ayartmasın.
6- Şeytan kesinlikle size düşmandır. Onu siz de
düşman tutunuz. O taraftarlarını cehennemliklerden
olmaya sürükler.
Yüce Allah'ın sözü gerçektir. Kesinlikle günü
gelecek, bunda şüphe yok.
Bir
gün kesinlikle
gerçekleşecek, boşa çıkması söz konusu değil.
O'nun sözü gerçektir
ve gerçek
kesinlikle ortaya çıkar. O ne kaybolur, ne geçersizliğe
uğrar, ne havaya
gider, ne hedefinden sapar. Fakat dünya hayatı
aldatıcı ve ayartıcıdır:
"Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın."
Ayrıca şeytanın işi-gücü de sizi kışkırtıp
baştan çıkarmaktır. Onun size za
rar
vermesine
fırsat vermeyiniz;
"Sakın şeytan sizi Allah'ın affına güvendirerek
ayartmasın."
Şeytan sizin düşmanınız olduğunu ve
bu düşmanlığında ısrarlı
olduğunu açıkça ilân etmiştir. O halde;
"Onu siz de düşman tutunuz."
Ona yanaşmayız, onun telkinlerini iyiliğinize
sanmayınız, onun izinden gitmeyiniz. Çünkü aklı
başında insan düşmanın peşinden gitmez.
O sizi iyiliğe çağırmaz, sizi kurtuluşa
erdirmez:
"O taraftarlarını cehennemliklerden olmaya sürükler."
Hiç bir aklı başında insan, kendisini cehenneme
sürüklemek isteyen çağrı
ya
olumlu
karşılık verir mi?
Bu gerçekçi bir psikolojik dokunuştur. Çünkü insan
ezeli düşmanı şeytan
ile
arasındaki
bitimsiz savaşı göz önüne getirince tüm gücü ile
ve tüm uyanıklığı ile dikkat kesilir; kendini
savunma, özünü koruma içgüdüsü harekete geçer. Tüm
dikkati ile şeytanın ayartma ve baştan çıkarma
girişimlerine karşı koyar. Şeytanın
kalbine girerken kullanabileceği kanalları yoklar. Her türlü
iç fısıltıya karşı kulak kesilir. Bütün
bunları hemen yüce Allah'ın şeytan
tuzaklarını tanımaya ilişkin ölçülerine
vurmaya koşar. İçinde beliren dürtüler belki de düşmanının
gizli manevralarıdır diye düşünür.
Kur'an insanın vicdanında böylesine tedbirli bir
savunma bilinci oluşturmayı amaçlar. İnsandan her
an şeytanın kışkırtmalarına,
şeytanın ayartma girişimlerini savmaya hazır
olmasını ister. Herhangi bir dış düşman
karşısında, herhangi bir gizli komplo
karşısında nasıl uyanık olmak
gereğini duyuyorsa şeytanın saptırma
girişimleri karşısında da her an eli tetikte
olsun ister. Kötülüğe ve kötülüğün ön
sebeplerine karşı, şeytanın içine fısıldadığı
sürekli iğvalara karşı bu iğvaların
dışa yansıyan dâvetiyelerine karşı
insanın bilinçli olmasını bekler. Hiçbir an
durmayan, dünya durdukça hızından hiçbir şey
kaybetmeksizin devam edecek olan bu amansız savaşta gözünü
dört açmanın gerekliliğini telkin eder.
Bu hazırlıklı olma, uyanıklık ve
dikkatli olma telkinin, şeytanın çağrısına
uyan kâfirlerin akıbeti ile bu çağrıya
karşı koyan mü'minlerin sonuna ilişkin bir açıklama
izliyor. Okuyalım:
7- Kâfirler ağır bir azaba çarptırılacaktır.
İman edip iyi ameller işleyenler ise
bağışlanma ve büyük ödül beklemektedir.
Bu açıklamanın arkasından şeytanın
ayartmasının niteliği hakkında bilgi veriliyor.
Şeytanın davranış tarzı
tanıtılıyor. Bu kapı açılınca
arkasından bütün kötülükler geliverir. Bu kapının
önünde bir sapık yolu açılır. Bu yola girip bir
kaç adım atan kimse bir daha geri dönemez. Okuyoruz: