Göklerde ve yerde olan bütün canlı varlıkları
Allah'dan başka kimse bilemez. Sayılarını
hesaplayamaz. İnsan aklının, insan tecrübesinin
ürünü bilimler sadece insanın
varlığını tartışmasız kabul
ederler. Mü'minler ise, Kur'anda sözü edildiklerinden dolayı
meleklerin ve cinlerin varlığını da kesinlikle
kabul ederler. Ama biz melekler ve cinler hakkında
yaratıcılarının bildirdiklerinin
dışında bir şey bilmiyoruz. Bunların
dışında ve dünya gezegeninden başka
gezegenlerde akıl sahibi varlıklar olabilirler. Bunlar
da yaşadıkları gezegenlere uygun özelliklere ve
şekillere sahip olabilirler. Hiç kuşkusuz bunun bilgisi
Allah katındadır.
Biz, "Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur" ayetini
okuduğumuz zaman, bildiğimiz canlıları
anlıyoruz. Bilmediklerimize ilişkin bilgiyi de gökleri,
yeri ve her ikisi arasındaki canlı varlıkları
yaratan yüce Allah'a bırakıyoruz.
"Onun katındakiler" ifadesi ile öncelikle
melekler kastedilmiş olabilir. Ama biz ifadeyi
sınırlandırmaya, belli bir canlı türüne
özgü kılmaya kalkışmıyoruz. Çünkü ifade
geneldir, melekleri olduğu kadar başka
varlıkları da içermektedir. İfadeden öyle anlaşılıyor
ki, bunlar yüce Allah'a en yakın canlılardır.
"Katında" kelimesi, Allah için kullanıldığı
zaman yer ifade etmez, bir sıfatın açıklaması
da sayılmaz.
"O'nun katındakiler hiçbir büyüklük kompleksine
kapılmaksızın ve hiç bıkmaksızın
O'na ibadet ederler."
Şu müşriklerin yaptığı gibi Allah'a
kulluk etmekten kaçınmazlar, büyüklük taslamazlar, "bıkmaksızın
O'na ibadet ederler", yani ibadette kusur işlemezler.
Bütün hayatları ibadetten, gece gündüz bıkmadan,
usanmadan, kesintiye uğratmadan Allah'ı eksikliklerden
uzak tutmaktan, tesbih etmekten ibarettir.
İnsanlar da tıpkı melekler gibi
hayatlarını ibadetten ibaret hale getirebilirler. Ara
vermeden hep Allah'ı eksikliklerden uzak tutma ile, kulluk
ile geçirebilirler hayatlarını. Çünkü kişi
Allah'a yöneldiği sürece İslâm, onun her hareketini,
her,nefesini ibadet olarak tanımlar. Hayatın güzelliklerinden
kişisel olarak yararlanmak dahi olsa.
ÖLÜYÜ DİRİLTECEK OLAN KİMDİR?
Göklerin, yerin ve her ikisi arasındaki
varlıkların sahibi, bir ve ortaksız Allah'a yönelik
sürekli ve kesintisiz tesbihlerin etkinliği altında müşriklerin
davranışlarını kınayan, düzmece tanrılara
ilişkin iddialarını çürüten bir ifade yeralıyor.
Surenin akışı, bir ve ortaksız
planlayıcıyı gösteren evrenin, görülen
düzeninden ve değişmez yasasından, bir de ehli
kitabın elinde bulunan ve kuşaktan kuşağa
aktarılan geçmiş kitaplardan, yüce Allah'ın
birliğinin kanıtlarını bize sunmaktadır.