Bu sefer konu direkt ele alınmaktadır.
İnsanın kendisi açısından
değinilmektedir konuya... Erkek ve dişideki mahiyeti ve
gerçekliği bakımından birlik arz eden insan nefsi...
(Şimdiye kadar -okuduğum kadarıyla- Havva'nın
Adem'in vücudundan yaratılmasına değinen güvenilir
İslâmi bir kaynağa rastlamadım. Oysa kimi zaman
"O sizi tek nefisten yarattı" sözü bu
şekilde yorumlanmaktadır. Bana kalırsa "tek
nefisten" sözüyle erkek ve gerçeklik noktasındaki
birliği kastedilmektedir.) Hayat, döllenmiş hücre
sayesinde çoğalmak üzere ilk adımını orada
atmaktadır çünkü. İnsan nefsi erkeğin sülbündeki
hücre için bir korunaktır. Dişinin rahmi de bir karargâh
konumundadır.
Bundan sonra hayat gelişir ve yaygınlaşır.
Bir de bakılır ki, çeşitli türler ve renkler, değişik
diller ve şiveler, farklı halklar ve kabileler,
sayılmayacak kadar çok örnekler ve tarzlar hayat
bulundukça çoğalıp gitmektedir.
"Biz anlayanlar için ayetleri ayrıntılı biçimde
açıkladık."
Bir tek nefisteki yüce Allah'ın sanatını
kavramak için derinliğine anlayış zorunludur. Tüm
örnekler ve nesiller bu tek nefisten türemiştir.
Ayrıca çoğalmanın ve artmanın aracı olan
döllenmenin ötesinde gözlenmiş olağanüstü
uygunlukları, insanlık alemindeki erkek-dişi
sayısındaki sürekli uygunluğu kavramak için bu
derinliğine anlayış gereklidir. Yüce Allah'ın,
üreme ve çoğalma için bir araç kıldığı
evliliğin meydana gelmesi için bu denklik zorunludur. Ayrıca
çocukların insanlıklarını koruyabilecekleri
koşullarda yetişmesi ve insanlık
haya-tının korunması için evlilik kaçınılmazdır.
Bu uygunlukların iyice anlaşılması için
konuyu tüm ayrıntılarıyla uzatmamız imkânsızdır.
Burası özel bir araştırmanın alanına
girmektedir. Ancak biz erkek olsun, dişi olsun meninin
nasıl meydana geldiğini, hayatın devamı ve sürekliliği
için gerekli olan uygun sayının çokça bulunması
için yeterli oranda erkek ve dişi yaratılması,
gaybi bir dağıtım yoluyla nasıl gerçekleştirildiğini
açıklayacağız sadece. "Gaybın
anahtarları O'nun yanındadır. O'nun
dışında hiç kimse bilemez" ayetini açıklarken
buna değinmiştik...
"Döllenmiş yumurtanın erkek ya da dişi
oluşunu belirleyen, Allah'ın takdirinin; yumurtayı
dölleyen spermdeki erkek kromozomların dişi
kromozomlardan çok olması veya aksi bir durumun söz konusu
olması şeklinde belirmesidir." Allah'ın
kaderinin bu veya öbür şekilde meydana gelmesi Allah'a
özgü gaybın kapsamına girmektedir. Allah'ın
dışında hiç kimsenin bunu bilmeye gücü yetmez.
Her defasında meydana gelen dilediğini dişi,
dilediğini de erkek olarak var eden, yüce Allah'ın bu
takdiridir. Böylece dişi olmaları takdir edilmiş
olanlar ile erkek olmaları takdir edilmiş olanlar
arasında yeryüzünde sürekli bir denge oluşturulmuş
olur. Tüm insanlık düzeyinde bu dengenin bozulması söz
konusu olmamıştır. Üreme ve çoğalma, bu
denge sayesinde gerçekleşebilir. Ancak aynı zamanda
evlilik hayatının istikrarlı olması da bu
sayede mümkündür. Bunun yanında üreme ve çoğalma az
sayıda erkekle de mümkün olabilir. Ancak yüce Allah,
insanlık hayatında erkekle dişinin
buluşmasının hedefini bu şekilde takdir
etmemiştir. Tersine insanı hayvandan üstün kılan
hedefi, erkekle dişi arasındaki evlilik
hayatının istikrarlı olması şeklinde
belirlemiştir. Bu istikrarın ötesinde de başka türlü
gerçekleşmeleri mümkün olmayan hedefler gözetilmektedir.
En önemlisi de neslin aile ortamında, anne ve babanın
himayesinde sağlıklı bir şekilde
yetişmesidir. Bu neslin özel insanî rolünü yerine
getirmeye hazırlanması için bu ortam zorunludur. (Bu
söylediklerimiz, insan neslinin güç elde etmesi ve hayvanlar
gibi kendini koruması için hazırlanmasının
ötesinde bir şeydir.) İnsan yavrusuna yüklenen özel
insanî görev, hayvan yavrusundan çok daha fazla, aile ortamında
anne ve baba arasında uzun süre devam edecek kalıcı
beraberliği zorunlu kılmaktadır.
Bu sürekli denge yüce yaratıcının eşsiz
planına, hikmetine ve takdirine kanıt oluşturmak için
yeterlidir. Ancak meseleleri derinliğine anlayan bir kavim için
elbette.
"Biz anlayanlar için ayetleri ayrıntılı biçimde
açıkladık."
Gerçekleri görmeyen, sezgiden yoksun körlere gelince; (Ki
bunların başında "gaybiliği"` hafife
alan "Bilimsellik" taraftarları yer almaktadır).
Bunlar tüm bu işaretleri, mucizeleri görmeden ve sezmeden
geçip gitmektedirler.