Bu, dini, şeriatı ve hayat düzeniyle birlikte
peygamberimizle -salât ve selâm üzerine olsun- diğer
milletler ve inançlar arasındaki yol
ayırımıdır. Gerek cahiliye efsanelerinin,
alışkanlıklarının ve iç savaşların
çeşitli gruplara, fırkalara, kabilelere, aşiret ve
oymaklara böldüğü müşriklerden, gerek mezhep
ayrılıklarının çeşitli milletlere, inançlara,
kamplara ve devletlere ayırdığı yahudi ve
hristiyanlardan, gerek bunların dışında veya
bundan sonra kıyamete kadar ortaya çıkacak mezhepler, görüşler,
düşünceler, inançlar, sistem ve düzenlerden tamamen ayrıdır
O.
Kuşkusuz, hiçbir konuda peygamberle bunlar arasında
ortak bir nokta yoktur. O'nun hayat sistemi,
bağımsız, orijinal ve belirgindir. Bu dinin
kendisinin dışındaki inanç ve düşüncelerle
karışması mümkün değildir. Şeriat ve düzeninin
de diğer ekollerle, sistem ve görüşlerle
uyuşması söz konusu değildir. Herhangi bir
şeriatın, sistemin ya da düzenin iki niteliğinin
bulunması, yani bunun hem İslâmi hem de İslâm dışı
olmaları mümkün değildir. Çünkü İslâm sadece
İslâmdır. İslâm şeriatı da İslâm'ın
şeriatıdır yalnızca. İslâm'ın
toplumsal, siyasi ya da ekonomik düzeni salt İslâmî olanıdır.
Dolayısıyla Peygamberin -salât ve selâm üzerine
olsun- kıyamete kadar bunlarla ortak bir noktada
uyuşması kesinlikle söz konusu değildir.
Bir müslümanın İslâm dışı herhangi
bir inanç karşısında takınacağı ilk
tavır daha baştan kesin ayrılık ve
karşı çıkış olacaktır. Aynı
şekilde, bunlardan herhangi birisiyle İslâm arasındaki
benzerlik veya farklılıklardan söz etmeden önce
hakimiyeti tek başına Allah'a vermeyen diğer bir
ifadeyle ilâhlık ve Rabblığı tek
başına Allah'a özgü kılmayan herhangi bir hüküm,
düzen ya da sisteme karşı takınacağı
tavır ilk andan itibaren karşı çıkış
ve soyutlanma olacaktır.
Allah'ın yanında din İslâmdır.
Dolayısıyla peygamberle dini bölük pörçük eden ve
İslâm'a girmeyen kimseler arasında hiçbir zaman uzlaşma
olmayacaktır.
Allah'ın yanında din, aynı zamanda hayat
sistemidir. Dolayısıyla Allah'ın sisteminden ve
O'nun şeriatından başkasını din
edinenlerle peygamber arasında ortak bir noktanın
bulunması imkânsız bir şeydir.
Sorun bir bütün olarak daha ilk bakışta,
ayrıntılara girmeden bundan ibarettir.
Dini bütünlüklerini parçalayıp gruplara bölünenlerin,
Allah'ın hükmü uyarınca peygamberin kendilerinden uzak
olduğu bu adamların işi bundan sonra Allah'a
kalmıştır. Yaptıklarından dolayı
onları hesaba çekecek O'dur:
"Onların işi Allah'a kalmıştır.
Allah onlara ilerde yaptıklarının akı