Arap müşriklerinden kimisi cinlere ibadet ederdi. Bununla
beraber cinlerin ne olduğunu bilmezlerdi. Sadece
birtakım asılsız putçu kuruntuya dayanırlardı.
İnsan mutlak tevhitten bir karış dahi sapmaya görsün,
artık bu sapıklık giderek büyür ve başlangıçta
kâle alınmayacak kadar küçük olan sapma açısı
gittikçe genişler. Nitekim bu müşrikler de önceleri
Hz. İbrahim'in (selâm üzerine o(sun) dinine bağlıydılar.
İbrahim'in (selâm üzerine olsun) bölgeye getirdiği
tevhid dini... ancak onlar bu tevhitten saptılar.
Kuşkusuz başlangıçta bu sapma önemsizdi.
Gittikçe de bu iğrenç düzeye ulaşmıştı.
Öyle ki, cinleri Allah'a eş koşacak kadar alçalmışlardı.
Oysa cinler de herkes gibi O'nun yaratmış olduğu
varlıklardır.
"Müşrikler cinleri Allah'a ortak koştular.
Halbuki cinleri O yaratmıştır."
Değişik cahiliye toplumlarında yer alan birçok
putçu düşüncede şeytan fikrini andıran kötü
varlıklara inanıldığı bilinmektedir. Bu
varlıklardan korkup (ister kötü ruhlar, ister kötü kişiler
olarak algılansın), kötülüklerinden korunmak için
kurbanlar sunmuş, sonra da ibadet etmişlerdir.
Arap putperestliği de, bu tür kötü düşünceleri
barındıran bozuk putperestliklerden biridir. Cinlere
ibadet etmek ve onları yüce Allah'a ortak koşmak
suretiyle onlara benzemektedirler. (Kelbî "kitab-el-esnam"da
"Huzzae" kabilesinden Melihoğulları'nın
cinlere taptıklarını anlatır.)
Kur'an'ın akışı onları, bu
inancın gülünçlüğüyle yüzyüze getirmektedir.
Ancak tek bir cümleyle...
"Halbuki cinleri O yaratmıştır."
Evet tek bir cümle... Ancak bu düşüncenin gülünçlüğünü
ifade etmek için yeterli oluyor bu kelime... Onları "yaratan"
yüce Allah olduğuna göre, ilâhlık ve Rabblıkta
nasıl O'na ortak olabilirler?
Onların sapıkça iddiaları bununla da bitmiyordu.
Putçu düşüncenin asılsız kuruntuları
birkere başladı mı sapıklıkta
sınır tanımaz çünkü. Yüce Allah'ın,
oğullarının ve kızlarının da
bulunduğunu iddia ediyorlardı.
"Körükörüne, hiç yoktan O'na oğullar ve
kızlar yakıştırdılar."
Ayette geçen uydurmalar anlamındaki