Bu hasta karakterlerin yüce Allah'ın ayetlerine yüz
çevirmelerine yol açan faktör, bu ayetlerin doğruluklarını
kanıtlayan delillerin yetersizliği ya da bu ayetlerin
belirsiz anlamlı veya akıl
karıştırıcı olmaları değildir.
Onları bu olumsuz tavrı takınmaya sürükleyen asıl
faktör, koyu bir kendini beğenmişlik ve kör inatçılıktır.
İşin daha başında ısrarla benimsedikleri
reddetme, inkâr etme, delillerle ilgilenmeme, hatta taraflarına
bakmama tutumudur. Bu yüzden, eğer yüce Allah Kur'an'ı,
Peygamberine onların işleyişini gözleri ile
göremedikleri vahiy yolu ile değil de gözle görülebilen,
elle dokunulabilen somut kağıt parçalarına
yazıp gönderseydi, böylece onlar bu kağıtlara
elleri ile dokunabilselerdi, onu sadece başkalarından
dinlemek ya da okunan metinlerin yazılarını görmekle
yetinmek zorunda kalınsalardı, bu gördükleri ve elleri
ile dokundukları somut ilâhi mesajları yine
onaylamayacaklar, kesin ve vurgulamalı bir dille şöyle
diyeceklerdi.
"Bu apaçık bir büyüden başka bir şey
değildir"!
Çizilen bu karakter tipi arsız, iğrenç bir tiptir.
Karşısındakilerde tiksinti ve düşmanlık
duygusu uyandırır. Öyle ki, görenler hemen üzerine
atlayıp onu ayakları altına almak isteyeceklerdir.
Çünkü böyle bir karakterin sahibi ile ne tartışma
yapılabilir, ne de kendisine kanıt ya da belge gösterilebilir.
İnsanlar arasında somut örneklerine sık
sık rastlanabilen bu karakter tipinin, ayette böylesine net
çizgiler ile tasvir edilmesinin başlıca amaçları
şunlar olabilir:
a) Bu portre, her şeyden önce Kur'an'ın ayetlerine
karşı çıkanlara takındıkları
olumsuz tutumun çirkinliğini, antipatikliğini, nefret
uyandırıcılığını gösteriyor. Tıpkı
asık, çirkin ve antipatik suratlı birinin
karşısına geçip yüzüne ayna tutmak gibi. Adam
suratını bu aynada görsün de antipatikliğinden
utansın diye
b) Bunun yanısıra bu portre müşriklerin
sırt çevirmeleri ve kâfirlerin inkârcılıkları
karşısında sıkıntıya kapılan müminlerin
duygularını bileyici ve kalblerin gerçeklere daha
kopmaz biçimde bağlayıcı bir etki
bırakır. Bu etkinin olumlu katkısı sonuncunda
müminler çevrelerini kuşatan inkârcılıklara,
yalanlamalara, caydırma girişimlerine ve eziyetlere
aldırış etmez olurlar.
c) Bu portre, bize aynı zamanda, yüce Allah'ın engin
toleransını, tarifsiz
yumuşaklığını düşündürür.
Sebebine gelince, bu inkârcılar ve sırt dönücüler
bunca arsız ve yüzsüz bir inatçılığı
ısrarla sürdürdükleri halde, yüce Allah onlara mühlet
tanıyor; bir an önce cezalarını vermiyor.
Bunların hepsi Kur'an aracılığı ile müşriklere
karşı savaş veren, mücadelelerini Kur'an'ın
rehberliği altında yürüten o günün müslüman cemaatı
için, düşmanlarına karşı birer silâh, bu kıyasıya
çatışmada birer ileri adım niteliğinde idi.
Daha sonraki ayette bize müşriklerin bazı önerileri
anlatılıyor. Bu öneriler mızıkçılıktan,
inatçılıktan,. cehaletten ve düşünce yetersizliğinden
kaynaklanıyor. Bu adamların gündeme getirdikleri başlıca
öneri şudur: "Allah, peygamber ile birlikte bu dini
tanıtma çalışmalarına katılacak, onun
Allah tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunu
onaylayacak bir melek göndermelidir."
Arkasından gelen ayette bu önerinin meleklerin yapısal
özelliklerini ve onları dünyaya göndermeye ilişkin ilâhi
geleneğin mahiyetini bilmemekten kaynaklandığı
anlatılıyor. Bunun yanısıra bu öneriyi kabul
etmeyen yüce Allah'ın bu yolla önerinin bilinçsiz
sahiplerine karşı aslında merhamet göstermiş
olduğu vurgulanıyor. Okuyoruz: