Bu fırça darbesi insan varoluşunu, evrensel
varoluş ile karanlık ve aydınlık tezahürlerini
izleyen insan varoluşunu, bakışlarımıza
sunuyor. Şu cansız evren ortasındaki insan
canlılığına dikkatimizi çekiyor; karanlık
çamur aşamasından parlak hayat
aydınlığına geçişi simgeliyor. Bu iki
aşama ile "karanlık ve aydınlık"
olguları arasında simetrik bir uyum vardır.
Ayette bu fırça darbesinin yanısıra onunla içiçe
geçen bütünleşen başka bir fırça darbesi daha
gözlerimiz önüne getiriliyor: Ölümle noktalanan ilk süre ile
yeniden dirilişi belirleyen ikinci sürenin fırça
darbesi birbirine simetrik olan bu iki fırça darbesi,
donukluk ve hareket açısından ilk insan
yaratılışındaki donuk çamur ile canlı
insan imajlarının benzerlerini içerir. Bu iki kutup
arasında, bu iki uç nokta arasında mahiyet ve zaman açısından
baş döndürücü bir uzaklık vardır. Bütün bu
gerçekler insan kalbine, yüce Allah'ın ön tasarlayıcılığının
ve karşısına çıkılacağının
kesin inancını aşılayıcı
niteliktedir. Fakat surenin muhatapları bu gerçekler hakkında
kuşkuya düşüyorlar, kesin inanca varamıyorlar.
Okuyoruz:
"Gerçek böyleyken sizler kuşkuya
kapılıyorsunuz."
Üçüncü ayette gözlerimiz önüne serilen üçüncü fırça
darbesi ilk iki darbeyi bir çerçeve içinde birleştirir ve
yüce Allah'ın hem evrenin hem de insan hayatının
ilâhı olduğunu belirler. Okuyalım: