İlk fırça darbesini oluşturan bu ayet yüce
Allah'a hamd ederek, O'nu överek ve her türlü noksanlıktan
tenzih ederek söze giriyor; O'nun yaratma ve yoktan var etme sıfatında
somut ifadeye kavuşan ilâhlığı gerekçesi ile
hamd edilmeye, övülmeye en layık merci olduğu
onaylanıyor. Öte yandan, O'nun hamd edilmeye lâyık ilâhlığı
ile bu ilâhlığın ilk sıradaki özelliği
olan yaratıcılığı arasında bağ
kuruluyor. Yaratıcılık sıfatının
pratiğe yansıması sürecinde ilk önce, varlıklar
aleminin iki engin alanını oluşturan göklerin ve
yeryüzünün yaratılışına dikkat çekiliyor;
arkasından gökler ile yerin amaçlı bir öntasarı
uyarınca yaratılmasının, iki önemli
tezahürü olan karanlıklar ile aydınlığa
parmak basılıyor.
Bu geniş kapsamlı fırça darbesi görünen
evrendeki kocaman gök cisimlerini, bu gök cisimleri arasındaki
baş döndürücü mesafeleri, bu cisimlerin yörüngelerinde
dönmelerinden doğan yaygın olguları içerir. Bunun
yanısıra bu fırça darbesi, Allah'ın yüce
gücünü ve hikmete dayalı ön tasarlayıcılığını
sayfa sayfa dile getiren bu kocaman baş döndürücü ve
engin evren kitabını gözleri önünde gördükleri
halde Allah'a inanmayanlara, O'nun birliğini onaylamayanlara,
O'na hamd etmeyenlere, tersine O'na denk ve eşit
saydıkları birtakım ortaklar koşanlara
ilişkin hayret ve şaşkınlık içeriyor.
Okuyoruz:
"Durum böyleyken kâfirler, bu yaratıkları
Rabblerine denk tutuyorlar." Aman Allah'ım! Evrende
dile gelen bu somut kanıtlar ile onların vicdanları
yokluğa mahkûm eden etkileri arasındaki bu kopukluk, bu
bağdaşmazlık ne kadar büyüktür! Kocaman gök
cisimlerine, aralarındaki baş döndürücü uzaklıklara
ve yaygın tezahürlerine denk, hatta daha geniş çaplı
bir kopukluk bir bağdaşmazlık
karşısındayız.
Arkasından şu fırça darbesi dikkatlerimize
sunuluyor: