O |
Duhän
|
O |
|
1- Ha, Mim.
2- Apaçık Kitab'a andolsun ki,
Sure "Ha, Mim" harfleri ile başlıyor;
bu iki harfe ve onlardan meydana gelen kitaba yemin geleneği
sürdürülüyor. Bunun gibi birbirinden kopuk harflere ilişkin
açıklama bir çok surenin başında
yinelenmiştir. Kitaba yemin edildiği gibi bu harflere de
yemin edilmesine gelince; bütün harfler gerçek birer
mucizedirler ve yüce Allah'ın insanın ruh ve bedenden
oluşan birleşmesine yerleştirdiği ayet erden
biridir. Yüce Allah'ın insanı konuşabilecek
özellikte yaratması, insanın harflerin çıkışlarını
anlamlı kılacak bir sıralanışa
koyabilmesi, harfin ismi aracılığı ile harfin
sesini sembolize etmesi, insanın bu harfin ötesindeki bilgi
algılayabilmesi... Evet bütün bunlar olağanüstü
gerçeklerdir. İnsan kalbi
alışmışlığın, her yeni
şeyi yıpratan geleneğin etkisinden
sıyrılıp bunları düşündüğü zaman
ne büyük bir mucize olduğunu anlar!
Bu harflerle yemin edilmesinin gerekçesi de bu kitabın mübarek
bir gecede indirilmesidir:
KADİR GECESİ VE KUR'AN
3- Biz onu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü Biz, insanları
uyarmaktayız.
4- Her hikmetli iş o mübarek gecede ayırd edilir.
5- Bu katımızdan verilen her emirdir. Çünkü Biz
elçi göndericiyiz.
6- Bu Rabbinden bir rahmettir. Allah, işitendir, bilendir.
7- Eğer kesin olarak inanıyorsanız bilin ki
Allah, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların
Rabbidir.
8- O'ndan başka ilah yoktur, yaşatır, öldürür.
Sizinde Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.
Kur'an-ı Kerim'in indiği mübarek gece -en doğrusunu
Allah bilir- Kur'an'ın inmeye başladığı
gecedir. Bu da
bir Ramazan gecesidir. Nitekim yüce Allah bu hususta
şöyle buyurmaktadır: "Ramazan ayı ki, o
ayda Kur an indirildi." (Bakara suresi, 185) Fakat
Kur'an'ın tümü sözkonusu gecede inmiş değildir.
Hepsi Ramazan ayında da inmemiştir. Bu gece
Kur'an'ın yeryüzüne ulaşmasının
başlangıcıdır. Bu gece, kutlu
buluşmanın gerçekleşmesi için seçilmiş bir
zamandır. Kur'an'ın mübarek bir gecede indirilişine
ilişkin olarak bu kadar açıklama yeterlidir.
Gerçekten de insanların üzerine gök kapılarının
açıldığı, bu ilahi sistemin insanlık
hayatına yerleşmeye başladığı... Bu
Kur'an'da kolay ve anlaşılır tercümesi bulunan
uçsuz bucaksız evrene egemen olan ve fıtratın
zorlanmaksızın algılayıp olumlu tepki gösterdiği
yasalar sistemi ile insanların iletişim kurduğu
gece mübarektir. İlahi sistemin esas alınarak,
fıtratın kuralları ve olumlu tepkileri temeline
dayalı, insanın içinde yaşadığı
evrenle uyuşan insana yaraşır bir dünyanın
kurulmasını öngören Kur'an'ın indiği gece
gerçekten mübarektir. İnsanın bu dünyada zorlamasız,
bocalamasız, onurlu ve temiz bir hayat yaşayarak her an
gökyüzü ile iletişim halinde olmasını
sağlayan Kur'an'ın dünyamıza inmeye
başladığı gece mübarektir, kutludur.
Bu Kur'an'ın ilk kez üzerlerine indiği insanlar gökyüzünün
gölgesinde, direkt Allah'la iletişim halinde oldukları
eşi bulunmaz bir dönemde yaşadılar. Yüce Allah en
başta onlara kendi iç alemlerini haber veriyor, herşeyden
önce gözlerinin üzerlerinde olduğu düşüncesini
uyandırıyor. Attıkları her adımda,
vicdanlarında depreşen her duyguda bu dolaysız
kontrolü ve gözetimi gözönünde bulundurmalarını
sağlıyordu. Bir durum karşısında en
başta ona sığınırlardı. Çünkü
onun kendilerine cevap verecek kadar yakın olduğunu
biliyorlardı.
O kuşak geçti gitti ama Kur'an onlardan sonra insan
kalbinin görüp iletişim kuracağı bir kitap olarak
kaldı. Bir kalp kendini bu Kur'an'a verdiği zaman
sihirin yapamayacağı olağanüstü değişikliklere
uğrar. Kimi zaman efsanelerdeki gibi duygularını
akıllara durgunluk verecek şekilde değiştirir.
Onlardan sonra bu Kur'an her ortamda ve her çağda örnek
bir insanlık hayatının kurulmasına
elverişli, eksiksiz ve açık bir hayat sistemi olarak
kalmıştır. İnsanoğlu kendi ortamı ve
kendi zamanında belirgin özelliklere sahip bu ilahi sistemin
çerçevesinde, bütün özelliklerini koruyarak insanca bir hayat
sürdürür. Bu durum sadece ilahi hayat sisteminin belirgin
özelliğidir. Zaten ilahi gücün eseri olan herşeyin
ortak özelliğidir bu.
İnsanlar kendi ihtiyaçlarına cevap veren,
hayatlarının bir dönemine ve bu dönemin özel
şartlarına uyan eserler yapabilirler. Fakat yüce Allah'ın
yaptığı bir şey süreklilik ve eksiksizlik
özelliğini taşır. Kesintisiz ve elverişlilik,
her zaman ve her şartın ihtiyacına cevap verebilme
özelliğini taşır. Yüce Allah'ın eseri olan
herşey, özün değişmezliği ile dış
görünüşün değişkenliği özelliklerini akıllara
durgunluk veren bir ahenkle önünde barındırır.
İşte yüce Allah bu Kur'an'ı sözünü ettiğimiz
bu mübarek gecede indirmiştir. Öncelikle insanları
uyarmak ve sakındırmak için: "Biz insanları
uyarmaktayız." Çünkü yüce Allah insanın
gafil olduğunu, çok çabuk unuttuğunu, bu yüzden uyarılmaya,
sakındırılmaya ihtiyacının olduğunu
bilir.
Kur'an'ın inmesiyle bereketlenen bu gece, Allah'ın
indirdiği vahiyle bir ayırd edicilik, iyi ile kötüyü
belirleyicilik niteliğini kazanmıştır:
"Her hikmetli iş o mübarek gecede ayırd ed ilir."
Bu gecede inen Kur'an aracılığı ile her
emir ayırd edilmiş, her mesele çözüme bağlanmış,
kalıcı hak ile yüzeysel batıl belirlenmiş,
sınırlar çizilmiş, insanlığın bu
geceden itibaren kıyamet gününe kadar sürecek yolculuğundaki
güzergahı belirleyen tüm yol işaretleri
dikilmiştir. İnsanların dünyasında
hayatın dayanmak zorunda olduğu hiçbir temel açıklanmadan,
belirlenmeden bırakılmamıştır. Genel ve
kalıcı evrensel yasalar sisteminde olduğu gibi
herşey ortaya konmuştur.
Hiç kuşkusuz bütün bunlar yüce Allah'ın iradesine,
buyruğuna, peygamberleri insanları uyarmak ve insanlar
arasında başgösteren görüş ve inanç ayrılıklarını
çözüme bağlamak amacı ile göndermeye ilişkin
isteğine uygun olarak gerçekleşmiştir:
"Bu, katımızdan verilen bir emirdir. Çünkü
biz el çi
göndericiyiz." Bunlar,kıyamet
gününe kadar yüce Allah'ın, insanlara yönelik rahmetinin
belirtileridir.
Bu Rabbinden bir rahmettir. Allah işitendir, bilendir."
Yüce Allah'ın insanlara yönelik rahmeti en çok Kur'an-ı
Kerim'in bu kolay anlaşılır üslubuyla indirilişinde
belirginleşiyor. Bu kolay anlaşılır üslubuyla
Kur'an insan kalbine çok çabuk yapışıyor. Kalbin
tepkisi de damarlarındaki kan dolaşımı gibi
gerçekleşiyor. Beşeri varlık onurlu bir insana,
insan topluluğu, güzel bir düşe dönüşüyor.
Şu kadarı var ki bu düş gözle görülen bir
realitedir.
Kur'an'ın getirdiği bu inanç sistemi -eksiksizliği
ile, ahenkliği ile- özü itibari ile güzeldir. Sevilen, aşık
olunan, kalbin tutku ile bağlandığı bir güzelliktir
bu. Bu inanç sistemi sadece eksiksizliği ile, özenle hazırlanmışlığı
ile, insanlık için iyilik ve hayır kaynağı
oluşu ile belirginleşmiyor. Kur'an'ın
getirdiği bu inanç sisteminin sahip olduğu bu
özellikler yücele yücele örneğin kemal/eksiksizlik
özelliği sempatik ve hoş bir güzellik/cemal düzeyine
ulaşıyor. Güzelliğin bu erişilmez düzeyinde
parçalar en ince ayrıntısına kadar ele
alınıyor. Sonra kendi içinde ahenkli bir bütün haline
getiriliyor. Ve hep birlikte büyük temele bağlanıyor.
"Bu Rabbinden bir rahmettir." Kur'an'ın
bu mübarek gecede getirdiği inanç sistemi Rabbinden
insanlara yönelik bir rahmettir. "Allah
işitendir, bilendir". Herşeyi
işitir ve herşeyi bilir. Herşeyi indirirse onu
insanların sözlerine ve yaptıklarına ilişkin
bilgisine göre indirir. Onları düzeltmeye elverişli
kanunları, yasaları, iyiliğe yöneltici
direktifleri bu bilgisi uyarınca gönderir.
Evreni kontrolünde tutan yüce Allah'tır. İçindeki
canlı-cansız varlıkları O korur: : "Eğer
kesin olarak inanıyorsanız bilin ki Allah'ı göklerin,
yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir."
Şu halde O'nun insanları yönetmek üzere indirdiği
kitap, O'nun evren üzerindeki genel Rabblığının
bir yönünü temsil ediyor. Bu kitap evreni yönlendiren yasalar
sistemini bütünleyen ilkeler içeriyor. Burada kesin inançtan
sözedilmesi, müşriklerin karışık, çarpık
ve tutarsız inanç sistemlerine yönelik bir işarettir.
Çünkü onlar yüce Allah'ın gökleri ve yeri yarattığını
kabul ediyor sonra da tutup onun dışında Rabbler
ediniyorlardı. Onların bu tutumları sözkonusu
gerçeğin içlerin de
nasıl
belirsizleştiğinin, yüzeyselleştiğinin,
kalıcılıktan ve kesinlikten
uzaklaştığının belirtisiydi.
Öldürme ve hayat verme gücüne sahip tek ilah O'dur. O'dur
hem öncekilerin hem de sonrakilerin Rabbi:
"O'ndan başka ilah yoktur, yaşatır,
öldürür. Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın
da Rabbidir."
Yaşatma ve öldürme herkesin görebildiği iki
olgudur. Ve bu iki olgu bütün yaratıkların gücünü aşmaktadır.
Bunu anlamak için basit bir bakış, kısacık
bir düşünce yeterlidir. Ölüm sahnesi de tıpkı
hayat sahnesi gibi, tüm görüntüleriyle, tüm şekilleriyle
insan kalbini etkiler, derinden sarsar, onu harekete geçirir,
etkilenmeye, tepki göstermeye hazır hale getirir,
uyarıcıları algılayıp olumlu
karşılık vermesini sağlar. Bunun için Kur'an-ı
Kerim'de sıkça ölümden sözedilir, duygular ölüme
yöneltilir. İkide bir ölüm hatırlatılarak insan
kalbi uyarılmaya çalışılır.
Heyecan ve coşku bu düzeye ulaşınca surenin
akışı konuya ara veriyor ve bu mesele
karşısındaki durumlarını anlatmaya geçiyor.
Ne yazık ki onlar, oyuna, eğlenceye alınacak
tarafı bulunmayan böylesine önemli bir meselede gerçeğe
yakışmayan, çelişkili bir tavır içindedirler:
|
|
O |
|
O |
|