İnsan denen şu küçük yaratık, yüce Allah'ın
gözetiminden büyük pay alıyor. Yüce Allah dehşet
verici evrende yeralan tüm varlıkları onun hizmetine
vermiş, değişik yönlerden onlardan yararlanmasını
dilemiştir. Bu yararlanma evrene egemen olan yasalar
sisteminin bir yönünü ortaya çıkarmakla mümkündür.
Evren bu yasalara göre hareket eder ve kesinlikle onların
dışına çıkmaz. Şayet evrene egemen olan
yasalar sisteminin bir yönü ortaya çıkarılmasaydı
insanoğlu sınırlı ve basit gücüyle evrenin
dehşet verici güçlerinden yararlanamazdı. Hatta onunla
birlikte yaşayamazdı. Şu ufak tefek yaratık,
korkunç güçlerden, enerji kaynaklarından
ağırlıklardan ve cisimlerden meydana gelen bu dev
varlıkla birlikte hayatını sürdüremezdi.
İşte bu korkunç enerji kaynaklarından biri de
denizdir. Yüce Allah bu dev gücü insanın hizmetine
sunmuş, onun yapısına ve özelliklerine ilişkin
bazı sırları önüne açmıştır.
İnsanoğlu öğrendiği sırlardan biri
sayesinde bu dehşet verici yaratığın üstünde
yüzen gemiyi yapmıştır. Geminin içinde korkmadan
denizin dağ gibi dalgalarının arasından süzülür
gider. "Gemiler onun emri uyarınca denizde yüzsünler
diye..." Çünkü denizi bu niteliklere sahip olarak
yaratan Allah'tır. O'dur geminin ana maddesini bu özellikte
yaratan. Hava basıncını, rüzgarın
hızını ve yer çekimini vareden O'dur. Geminin
denizde yüzmesini sağlayan diğer özellikleri de O
yaratmıştır. İnsana bütün bunları göstermiş,
onlardan yararlanmasına imkan
hazırlamıştır. Bunun yanısıra insana
denizden başka türlü de yararlanmasını göstermiştir:
"Lütfedip verdiği rızkı aramanız için..."
Denizden çıkarılan ürünler, süs eşyaları
gibi... Aynı şekilde ticaret, bilgi, deneyim, spor,
turizm gibi Allah'ın lütfu sayesinde denizlerden yararlanılan
daha nice rızıklar, güzellikler...
Yüce Allah denizi ve gemiyi Allah'ın lütfedip verdiği
rızıkları arasınlar; bahşettiği lütuflara
ve nimetlere karşı, hizmetlerine sunduğu evrensel güçlere,
gösterdiği evrensel sırlara karşı ona şükretsinler
diye insanların hizmetine sunmuştur: "Belki
artık şükredersiniz." Yüce Allah bu Kur'an
aracılığı ile insan kalbini bu hakkın
borcunu ödemeye, bu ufukla bağlantı kurmaya, kendisiyle
evren arasındaki kaynak ve hedef birliğini kavramaya yöneltiyor.
Onunla evrenin birlikte yöneldikleri hedefin Allah olduğunu
bildiriyor.
İnsanın yararına sunulan güç ve enerji
kaynaklarından özel olarak denizden söz edildikten sonra
ifade genelleştiriliyor, daha kapsamlı hale getiriliyor.
Yüce Allah göklerde ve yerde -kendisine yardımcı
olacak ve halifelik görevinin kapsamına giren- birçok güç
ve enerji kaynaklarını insanın hizmetine
sunmuş, sayısız nimetler ve iyilikler
bahşetmiştir:
"Gökte olanları, yerde olanları, hepsini sizin
buyruğunuz altına vermiştir."
Varlıklar aleminde bulunan herşey O'ndan gelmiş,
O'na gidecektir; hepsini O varetmiştir, yönlendiren O'dur
hepsini; onları insânların hizmetine sunan,
kullanılır duruma getiren O'dur... Ama insan denen
şu küçücük yaratık, Allah tarafından evrene
egemen olan yasalar sisteminin bir yönünü öğrenmek,
evrenin güç ve enerji kaynaklarını hizmetine almak, böylece
gücünü ve enerjisini büyük ölçüde artırmak gibi
özelliklerle donatılmıştır. Bütün bunlar
yüce Allah'ın insana yönelik lütfudur. Bütün bunlarda
düşünen, aklını kullanan, aklıyla ve
kalbiyle bu güç ve enerjileri yönlendiren, onları idare
eden sanatkâr elin uyarıcı dokunuşlarını
izleyen kimseler için ayetler vardır, çıkarılacak
dersler vardır:
"Doğrusu bunlarda düşünen kimseler için
dersler vardır."
Bir fikir, bir düşünce sırrını ortaya çıkardığı
güç ve enerjileri aşıp bu güç ve enerjilerin kaynağına,
bunlara egemen olan evrensel yasalar sistemine, bu yasalarla
insanın öz yaratılışı arasındaki
bağa yönelmedikçe doğru, derin ve kapsamlı bir düşünce
olamaz. İşte bu bağ, insanın evrensel yasalar
sistemi ile iletişim kurmasını, onları
kavramasını kolaylaştırmıştır.
Bu bağ olmasaydı, insanoğlu evrensel yasalar
sistemi ile iletişim kuramayacak, onları
kavrayamayacaktı. Evrensel güç ve enerji kaynaklarını
öğrenemeyecek, onlara hükmedemeyecek, hizmetine alamayacak,
onlardan yararlanamayacaktı.
İNANANLARIN HOŞGÖRÜSÜ
Surenin akışı, insan kalbini varlık alemini
kalbine bağlayan, ona gerçek gücün kaynağını;
yani varlığın sırlarını ortaya çıkarmayı
gösteren bu güçlü ifadeli bölüme ulaşınca gönülleri
bu zengin, bu geniş kaynaklı iletişim
kuramamış zayıf, zavallı kimseler
karşısında müminleri yüceliğe, büyüklüğe,
geniş ufukluluğa, hoşgörülülüğe,
sabırlılığa davet ediyor. Aynı zamanda,
Allah'ın yüceliğinin, sırlarının ve
yasalarının somutlaştığı günlerinin
farkında olmayıp güçlü, büyük ve parlak gerçekleri
göremeyen düşkünlere acımalarını istiyor: