10-
İnanmış erkek ve kadınlara işkence edip,
sonra yaptıklarına tevbe etmeyenler, var ya. Şüphesiz
onlar için cehennem azabı vardır. Yakıp kavuran
azapta onlaradır.
11- inananlar ve iyi
işler yapanlar için de altlarından ırmaklar akan
cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.
Yeryüzünde ve şu dünya
hayatında meydana gelenler asla yaşananların ve
yolun sonu değildir. Sonucu oradadır. Herşeyi yerli
yerince koyacak olan ceza ve mükafat ile müminleri ve azgınları
birbirinden ayıracak gün gelecektir. Yüce Allah'ın
belirttiği gibi mutlaka olacaktır:
"İnanmış
erkek ve kadınlara işkence edip sonra
yaptıklarına tevbe etme-yenler var ya şüphesiz
onlar için cehennem azabı vardır. Yakıp kavuran
azab da onlaradır."
Burada özellikle "yakıp
kavuran" kavramı kullanılmaktadır. Halbuki bu
cehennemle birlikte akla gelen bir niteliktir. Fakat ayette
özellikle bu ifade kullanılmakta ve üzerine basılmaktadır.
Böylece hendeklerdeki yakıp kavuran ateşin
karşılığı verilmekte, o olayı gerçekleştiren
olgunun kendisi kullanılmaktadır. Fakat bu yakıp
kavuran ateş nerede? Cehennemin yakıp kavuran ateşi
nerede? Ateşlerin alevleri ve müddeti arasında o kadar
çok fark var ki! Dünyanın yakıp kavurması
insanların yaktığı ateşle, ahiretin
yakıp kavurması ise yaratıcı Allah'ın
yaktığı ateş ile gerçekleşir. Dünyanın
yakınası birkaç saniyeliktir. Hemen sona erer.,Ahiretin
yakınası ise ebedidir, süresini Allah'tan başka
kimse bilemez. Dünyanın yakınası ile beraber Allah
müminlerden razı olmuş ve bu Şerefli dava zafere
kavuşmuştur. Ahiretin yakınası ile beraber
Allah'ın gazabı vardır. Alçaklık, iğrenç
bir düşüklükle birlikte gelir.
iman edenlere ve ameli
salih işleyenlere Allah'ın ikramda bulunacağı
ve onlardan razı olacağı cennet ile ifade ediliyor.
"İnanan ve iyi işler yapanlara için-de altlarından
ırmaklar akan cennetler vardır." İşte
gerçek kurtuluş budur. "İşte bu büyük
kurtuluştur." Ayet-i kerimede geçen "fevz"
kavramı kurtuluş ve başarma demektir. Sırf
ahiretin azabından kurtulmak dahi büyük bir başarıdır.
Altlarından ırmaklar akan cennetleri elde etmek ise
bambaşka bir zaferdir.
Bu sonuç ile herşey
yerli yerine konuyor. Duruşma yerinin son görünüşü
de budur. Dünyada meydana gelen olaylar bu sürecin sadece bir kısmıdır.
Herşey burada tamamlanmaz. İşte olaya getirilen bu
birinci yorumun hedeflediği gerçekte budur. Böylece
Mekke'deki Müslüman azınlığın ve
asırlar boyunca sıkıntılara uğrayacak
olan müminlerin kalplerine bu gerçek nakşedilmektedir.
Ardından açıklamalar
devam etmektedir.