Gerek içlerindeki cahillerin ve gerekse gerçeği (cin
gibi) bilenlerin hakkı kabul edecekleri, hidayet yoluna
girecekleri, bizzat kendi kitaplarındaki, yollarına
engel oluşturan bilgileri tahrif etmekten kaçınacakları
nasıl beklenebilir? Bunların müslümanlara
inanacakları umulamaz. Onları bekleyen, mahvolmak ve
acıklı azaptır. Kendi elleri ile yazarak yüce
Allah'a attıkları iftiralardan ötürü yazıklar
ve mahvolmalar olsun onlara! Bu iftiralar ve asılsız
uydurmalar karşılığında elde etmiş
oldukları maddî kazançlardan dolayı yazıklar ve
mahvolmalar olsun onlara!
İlâhi adaletle bağdaşmayan, ilâhî geleneğin
kanunları ile uyuşmayan, mantıklı
davranış ve ceza kavramında yeri olmayan sözkonusu
asılsız hayallerinden biri de ne kötülük işlerlerse
işlesinler mutlaka Allah'ın azabından
kurtulacakları, Cehennem ateşinin kendilerine sadece
birkaç gün dokunacağı, bu sayılı günlerin
arkasından Cennet'e girecekleri sanısıdır.
Bu ham hayali neye dayandırıyorlar? Neye dayanarak
işi sağlama bağlamış gibi süre
belirliyorlar? Sanki süresi belirli bir muahedeye, bir sözleşmeye
dayanıyormuş gibi nasıl böyle kesin konuşuyorlar?
Bu iddialar, cahillerin asılsız kuruntuları ile
sahtekâr ilim adamlarının yalanlarından
başka birşey değildir. Bu gibi asılsız
hayallere ancak doğru inanç sisteminden sapmış
ve bu sapıklıkları uzun zaman devam ettiği için
dinlerinin gerçek mahiyeti ile aralarında hiç bir ilişki
kalmamış kimseler sığınabilir. Bu
takdirde onların dilinde dinin sadece adı ve
şekli kalır, içeriği ve özü ellerinden gider.
Buna rağmen, halâ sırf sözde Allah'ın dinine
bağlı oldukları iddialarına dayanarak bu
tutumlarının kendilerini azaptan
kurtarabileceğini sanırlar.