Bu, İslam'ın beşeriyet için getirdiği
hoşgörü ve cömertliktir. Bu, bencillik, cimrilik,
tamahkarlık, azgınlık ve susuzluğun kavurucu
sıcağında yorgun düşmüş
beşeriyetin sığındığı sürekli
bir gölgeliktir. Nihayet bu, borç veren-borç alan ve bütün
bunları gölgesinde barındıran toplum için bir
rahmettir.
Bu sözlerin, çağdaş materyalist cahiliyenin
kuraklığında yetişen bedbaht akıllarda
"makul" bir anlam ifade etmeyeceğini,
taşlaşmış, ahmak duyguların
bunların tatlı zevkine varamayacağını
biliyoruz. Bunlar özellikle, başlarına bir felaket
gelip mal, yiyecek, giyecek, ilaç ve bazan ölülerini gömmek
için paraya muhtaç olduğu halde şu materyalist, alçak,
pinti ve cimri dünyada kendilerine uzanacak bir yardım
elini bulamayan, bu yüzden zorunlu olarak vahşilerin
yuvalarına sığınan muhtaç ve
felaketzedelerin ihtiyaçlarının giderilmesi ve
zaruretlerinin karşılanması amacıyla kendi
istekleriyle koşarak ayaklarıyla kapana düşmesini,
köpekler gibi ağızlarını yalayarak
avlarını kollayan yırtıcı faizcilerdir...
Gerek böylesi, gerekse, suçlarını hoş göstermek
ve korumak için varolan ve faizin bunların kasalarına
yasal yollardan girmesini sağlamak için çırpınan
bir yığın ekonomik kuramı, bilimsel eseri,
profesörü, enstitüyü, üniversiteyi, tüzük ve kanunu,
polisi, yargı organlarını ve orduları
arkasına alan bankerlik kuruluşları ve bankalarda
muhteşem bürolarında rahat koltuklarına kurulan
diğerleri olsun farketmez...
Biz, bu sözlerin o kalplere ulaşamayacağını
biliyoruz... Buna rağmen biliyoruz ki, bu sözler gerçeğin
ta kendisidir. Ve insanlığın mutluluğunun
bunları dinleyip sarılmasına bağlı
olduğuna da içtenlikle inanıyoruz.
"Eğer borçlunuz darda ise eli genişleyinceye
kadar ona mühlet tayın. Eğer bilirseniz,
alacağınızı bağışlamanız
sizin hesabınıza daha hayırlıdır."
İslâm'da darda olan borçlu, borç sahibinden ya da
kanun ve mahkemeden kurtulamaz. Ancak eli genişleyene kadar
beklenir. Sonra müslüman toplum bu darda kalmış borçluyu
bırakacak değildir. Ayrıca yüce Allah, borç
sahibini, .şayet bu iyiliği istiyorsa borcunu sadaka
olarak bağışlamaya davet etmektedir. Bu işin
altında gizli olanı, yüce Allah'ın
bildiğini bilseydi bunun hem kendisi, hem borçlu, hem de
dayanışmalı hayat için çok daha iyi olduğunu
bilirdi.
Çünkü, borç verenin, darlıkta olup borcunu
ödeyemediği halde borçluyu sıkıştırıp
boğazını sıkması faizin iptal
ediliş hikmetinin büyük bir kısmım ortadan
kaldırır. Burada emir, -şart ve cevap
şeklinde- eli genişleyip ödeyebilecek duruma gelene
kadar beklemek şeklindedir. Hemen yanında da
varlık durumunda borcun tümünün ya da bir kısmının
sadaka olarak bağışlanması yer
almaktadır.
Bununla beraber borcunu ödeyip hayatını
kolaylaştırması için diğer ayetlerde zekat
dağıtımında dara düşmüş bu borçluya
pay ayrılmaktadır: "Kuşkusuz sadakalar;
fakirler, miskinler... ve borçlular içindir."·(Tevbe
Suresi, 60)
Bunlar borçlarını şehvetleri ve zevkleri
uğruna harcamayıp iyi ve güzel şeyler için
harcayan, ancak şartların bu duruma soktuğu
kimselerdir. Arkasından, ayetin devamında, mümin
nefsi titretecek ve bütün borcunu