|
266- İçinizden biri ister mi ki, altından
ırmaklar akan bir hurma ve üzüm bağı olsun,
bağda her türlü meyve ağacı bulunsun ve hayli
yaşlanmış olduğu halde bakıma muhtaç
çocukları varken bu bağ ansızın esen bir
samyeline tutularak yanıp kül olsun. İşte Allah,
düşünürsünüz diye size ayetlerini böyle açık açık
anlatıyor.
Bu sadaka, kökleri ve sonuçları ile varlıklar
aleminde somutlaştırılmaktadır. "...Hurma
ve üzümden, altında ırmaklar akan ve her çeşit
meyvesi bulunan bir bahçe..."
Bu, koyu gölgeli, bereketli ve bol meyveli bir bahçedir.
Verenin, alanın ve bütün insanların hayatında kökleri
ve etkileri itibarıyla sadaka da öyle... Canlıdır,
gölgesi vardır. Hayır ve bereketi vardır.
Gıdası ve kokusu vardır. Temizliği ve
gelişmesi de...
Böyle bir bahçeye -ya da güzelliğe- sahip
olmasının ardından, içinde yakıcı
ateş bulunan kasırganın bahçede yaptığı
tahribat gibi kim bahçesinin üzerine başa kakma ve eziyet
musallat edebilir.
Hem de ne zaman?.. Onu kurtarmaktan son derece aciz
olduğu, gölgesine ve nimetlerine en fazla muhtaç olduğu
bir saatte...
"...Hayli yaşlanmış olduğu halde,
bakıma muhtaç çocukları varken bu bağ
ansızın esen bir samyeline tutularak yanıp kül
olsun..."
Kim ister bunu?.. Ve kim bu sonucu düşünür de ondan
sakınmaz?..
"Düşünürsünüz diye Allah size ayetlerini
böyle açıklar."
Ve böylece, öncelikle içindeki hoşnutluk, refah ve
zevkle birlikte ruhun arındırılmasa ve güzelleştirilmesi
yanında, içinde ateş bulunan kasırganın
kopmasıyla canlı ve somut sahne tamamlanmış
oluyor. Bu harikulâde sahne, koyu gölgeli ve bol meyveli
bahçeye içinde ateş bulunan kasırganın
zihinlerde tasavvura bile imkan tanımadan musallat
olduğu ürpertici duyguyu canlandırıyor. Sonra,
her sahnenin oluşmasında, sunuluş tarzında
ve sıralanışında belli düzeyde, ince;
güzel ve ayrıntıları kaçırmayan bir uyum
vardır. Bu ahenk bireysel sahnelerle yetinmez, bu bölümün
başlangıcından sonuna kadar gelen toplu
sahnelerin tümünü kapsayacak kadar uzanır perde...
Bunların tümü uygun ortamlarda sunulur... Ziraat ortamında...
Yedi başak veren bir tek tohum... Üzerinde toprak bulunan
ve şiddetli yağmur isabet eden kaya... Tepe üzerinde
yemişlerini iki kat arttıran bahçe... Hurma ve
üzümlerden bir bahçe... Ziraat ortamını tamamlayan
şiddetli yağmur, çisinti ve kasırga bile bu
etkileyici sanatsal ortamdan eksik edilmiyor.
Bu etkin sanatsal sunuşun ötesindeki büyük
gerçek, insan ruhu ile yeryüzü toprağı
arasındaki bağın gerçeği...
Asıllarının ve tabiatlarının bir
olduğu gerçeği... Toprakta ve insan ruhunda aynı
şekilde gelişen hayat gerçeği... Ve bu
hayatın, insan ruhunda ve toprakta duçar olduğu
mahvoluş gerçeğidir.
Surenin akışı, adabını ve sonuçlarını
açıkladıktan sonra türünü ve yöntemini açıklamak
için sadakanın ilkeleri konusunda bir başka adım
atarak sürüyor.
|
|