Yahudiler, çöldeki perişanlık dönemlerinden ve
Hz. Musa'nın ölümünden sonra peygamberleri Hz. Yuşa'nın
(Allah'ın selâmı her ikisi üzerine olsun) liderliği
altında mukaddes topraklara egemen olmuşlardı.
Fakat bir süre sonra düşmanları kendilerini bu
topraklardan sürüp çıkarmış ve bu arada Hz.
Musa ve Hz. Harun'un oğullarından gelen
peygamberlerinin geride bıraktıkları değerli
eşyaları içeren bir sandıkta somutlaşan
kutsal emanetlerine de el koymuşlardı. Bir rivayete göre
bu sandıkta yüce Allah'ın Tur dağında Hz.
Musa'ya vermiş olduğu levhaların kopyaları
saklı idi. Peygamberleri onlara, belirti olarak Allah'tan
kaynaklanan ve gözleri ile görecekleri bir mucize göstermeyi
ve bu amaçla sandukanın, üstelik "melekler tarafından
taşınarak" önlerine getirilmesini uygun
gördü; bu sandukanın bu şekilde önlerine
getirilmesi onların kalplerini huzur ve güvenle
dolduracaktı. Arkasından da onlara "Eğer mümin
kimseler iseniz, bu mucize, Talut'un Allah tarafından seçilmiş
olduğunu kanıtlamaya yeterli bir delildir"
diyecekti.
Ayetin akışından
anlaşıldığına göre bu olağanüstü
olay, gerçekten meydana gelmiş ve yahudi ileri
gelenlerinin kuşkularını dağıtarak
peygamberlerinin sözlerine kesinlikle inanmalarını
sağlamıştı.
Daha sonra Talut, cihad farzını terk etmeyen daha
yolun başında peygamberleri ile yaptıkları sözleşmeyi
çiğnememiş olanlardan ordusunu oluşturdu.
Kur'an-ı Kerim, kıssa anlatımında
kullandığı her zamanki üslubu uyarınca
burada iki tablo arasında bir boşluk
bırakıyor ve doğrudan doğruya
aşağıdaki tabloyu sunuyor. Bu tabloda Talut,
ordusu ile sefere çıkmıştır: