|
247- Peygamberleri onlara; Allah size hükümdar olarak
Talut'u gönderdi' deyince, `O bize nasıl hükümdar
olabilir? Hükümdarlık bize ondan daha çok yakışır.
Çünkü ona bol servet verilmiş, değildir' dediler.
Peygamberleri onlara; Allah onu hükümdar olarak seçerek başınıza
getirdi, Ona bilgi ve vücud gücü bakımından
üstünlük bağışladı' dedi. Allah mülkünü
(egemenlik yetkisini) dilediğine verir, Allah'ın lütfu
geniştir ve O, herşeyi bilir.
Burada görülen ısrarlı karşı koyma,
İsrailoğulları'nın bu surede sık
sık değinilen bir özelliğini ortaya koyuyor.
Bilindiği gibi onlar, sancağı altında
savaşacakları bir hükümdarları olsun
istemişlerdi. Yine bilindiği gibi açıkça
"Allah yolunda" savaşmak istediklerini
belirtmişlerdi.
Fakat aynı kişiler hararetle istedikleri ve
onayladıkları Allah'ın kendileri için uygun
gördüğü ve Peygamberleri aracılığıyla
bilgilerine sunduğu tercihe karşı çıkıyorlar,
bizzat yüce Allah tarafından başlarına getirilen
Talut'un hükümdar olmasını içlerine sindiremeyerek
ona itiraz ediyorlar. Niçin? Çünkü onların düşüncelerine
veraset gerekçesiyle hükümdarlığa kendileri daha
layıktır. Çünkü Talut eski yahudi hükümdarların
soyundan gelmiyordu! Üstelik serveti de yoktu ki kendisine
verilen liyakat önceliğine göz yumsunlardı. Bütün
bunlar, yahudilerin tarih boyunca vazgeçmedikleri bilinen
karakteristik huyları olduğu gibi aynı zamanda
sapık düşüncelerini ve kavram kargaşası içinde
olduklarını da açığa vurucu özelliklerdir.
Peygamberleri onlara, Talut'un liyakat önceliğine sahip
olduğunu ve Allah'ın ne hikmetle onu tercih
ettiğini açıklıyor:
"Peygamberleri onlara; `Allah onu hükümdar olarak
seçerek başınıza getirdi, ona bilgi ve beden gücü
bakımından üstünlük sağladı: dedi. Allah
mülkünü (egemenlik yetkisini) dilediğine verir.
Allah'ın lütfu geniştir ve O, herşeyi bilir."
Talut, doğrudan doğruya Allah'ın seçtiği
bir kişidir. Bu onun için bir liyakat gerekçesidir. Bunun
yanısıra Allah ona bilgi ve beden gücü bakımından
üstünlük sağlamıştır. Bu da onun için
bir başka liyakat gerekçesidir. Ayrıca Allah "Mülkünü,
egemenlik yetkisini dilediğine verir." Çünkü
mülk, O'nundur, onu dilediği gibi kullanma yetkisi
kendisine aittir, buna göre kulları arasından kimi
isterse onu seçer. Yine Allah "engin kerem sahibi ve
herşeyi bilen"dir. Ne hazinesinin bekçisi
ve ne de bağışlayıcılığının
sınırı vardır. Bunun yanında O, neyin
hayırlı olduğunu ve işleri nasıl düzenleyeceğini
herkesten iyi bilir.
Bu uyarılar ve öğütler, aslında insan
kafasındaki kavram kargaşasını düzene
koyduracak ve düşüncelerdeki yanılgıyı
ortadan kaldıracak nitelikte ve yeterliliktedirler. Fakat
önemli bir savaşın eşiğinde olan yahudilerin
karakter yapılarındaki olumsuzlukları bu yüce
gerçekler tek başına düzeltmeye yetmez. Onların
karakter yapısındaki bu olumsuzlukları
peygamberleri de biliyor. Onlara, kalplerini sarsarak,güvene ve
kesin kanaate vardıracak açık bir mucize göstermek
gerekir:
|
|