233- Emzirme süresini tamamlamak isteyen anneler, çocuklarını
tam iki yıl emzirirler. Annenin yiyecek ve giyeceklerini
geleneklere uygun biçimde sağlamak, babanın görevidir.
Hiç kimseye kapasitesi dışında bir görev
yüklenemez. Ne anne ve ne de baba çocuğu yüzünden
zarara sokulmaz. Bu yükümlülüğün aynısı
mirasçıya da düşer.
Eğer ana-baba konuşup anlaşarak ortak
rızaları ile çocuğu memeden kesmek isterlerse hiçbirine
sorumluluk düşmez. Eğer çocuklarınıza süt
annesi tutmak isterseniz, vereceğiniz ücreti geleneklere
uygun olarak ödediğiniz takdirde üzerinize sorumluluk düşmez.
Allah'tan korkun ve Allah'ın
yaptıklarınızı gördüğünü bilin.
Boşanmış bir annenin emzikli çocuğuna
karşı görevi vardır. Allah bu görevi, bizzat
omuzlarına yüklemiş ve bunu onun fıtrî özelliğine
ve şefkatine bırakmamıştır. Çünkü
karı-koca uyuşmazlığı annedeki bu
nitelikleri bozabilir ve o zaman bunun zararını körpe
yavru çeker. Bundan dolayı Allah, bu yavrunun
bakımını garantiye bağlıyor ve bu görevi
anasının omuzlarına yüklüyor. Çünkü Allah
insanları, onların kendilerini düşündüklerinden
daha çok düşünür; onlara karşı
ana-babalarından daha iyiliksever ve daha şefkatlidir.
Yüce Allah, anneyi yeni doğan çocuğunu iki tam
yıl emzirmekle yükümlü tutuyor. Çünkü O, bu sürenin
çocuğun organik ve psikolojik sağlığı
açısından ideal bir süre olduğunu biliyor. Bu yüzden
"Emzirme süresini tamamlamak
isteyen anneler" kayıtlamasını
getiriyor. Günümüzün bilimsel araştırmaları,
çocuğun biyolojik ve psikolojik açıdan
sağlıklı gelişimi için iki yıllık
emzirme süresinin gerekli olduğunu ortaya
koymuşlardır. Fakat yüce Allah'ın, müslüman
cemaate yönelik nimeti, onları bu gerçeği bilimsel
tecrübeleri ile öğreninceye kadar bekleme
zorunluluğundan kurtarmıştır. Çünkü ilk
evresi çocukluk olan ortak insanlık hazinesi, bu uzun tecrübe
döneminin bilgisizliğine, bu bilgisizlik çarkının
öğütücü dişlilerine bırakılacak derecede
önemsiz değildir. Yüce Allah kullarına, özellikle
şefkate ve bakıma muhtaç olan çaresiz yavrulara karşı
merhamet sahibidir.
Annenin, yüce Allah tarafından omuzlarına yüklenen
bu göreve karşılık çocuğun babası
üzerinde de bazı hakları vardır. Bu haklar
babanın, geleneklere uygun biçimde ve tatlılıkla
kadının yiyeceğini ve
giyim-kuşamını sağlamasıdır. Bu görevde
karı ile kocanın her ikisi de ortaktır. Her
ikisinin de bu meme çağındaki yavruya karşı
sorumlulukları vardır. Annesi bu yavruya sütü ve bakımı
ile yardımcı olacak, babası da kendisini çocuğunun
bakımına adamış olan annenin yiyecek ve
giyecek ihtiyaçlarını karşılayacaktır.
Böylece her ikisi de güçlerinin sınırları içinde
görevlerini yerine getirmiş olurlar:
"Hiç kimseye kapasitesi dışında bir görev
yüklenmez."
Ayrıca ana-babadan biri çocuğu karşı
tarafa zarar vermek için koz ya da bahane olarak kullanmamalıdır:
"Ne anne ve ne de baba çocuğu yüzünden zarara
sokulamaz."
Buna göre baba, anneyi tehdit ederek çocuğa
karşılıksız biçimde meme vermesini sağlamak
için kadının çocuğuna karşı
beslediği sevgiyi, şefkati ve özlemi istismar
edemeyeceği gibi kadın da erkeğin çocuğuna
yönelik babalık duygularını ve sevgisini yüklü
maddi karşılıklar elde etmek amacı ile kötüye
kullanamaz, sömüremez.
Eğer baba ölürse çocuğuna karşı
taşıdığı yükümlülükler, sorumluluk
alabilecek mirasçısına geçer:
"Bu yükümlülüğün aynısı mirasçıya
da düşer."
Böyle bir durumda ölen babanın mirasçısı,
emzikli annenin yiyecek ve giyecek masraflarını
geleneklere göre ve tatlılıkla karşılamakla
yükümlüdür. Böylece aile-içi dayanışma gerçekleşmiş
olur. Bu dayanışmanın yarısı miras
almakla ve öbür yarısı ölen kişinin geride
bıraktığı yükümlülüklerini üstlenmekle
yerine gelir.
Böylece babası ölen çocuk perişan olmaz.
Çünkü her ihtimal karşısında hem kendisinin
hem de annesinin hakları teminat altındadır.
Ayet-i celile, çocuğun ve annesinin bakım ve geçimini
bu şekilde sağlama bağladıktan sonra emzirme
ile ilgili diğer ayrıntıları sonuca
bağlamaya geçiyor:
"Eğer ana-baba konuşup anlaşarak, ortak
rızaları ile çocuğu memeden kesmek isterlerse hiçbirine
sorumluluk düşm
ez."
Yani eğer ana ile baba ya da ana ile babanın
yetkili mirasçısı çocuğu iki yıllık süre
dolmadan önce memeden kesmek isterlerse, çocuğun
sağlığı ile ilgili ya da başka bir
sebeple böyle bir karara varmayı uygun görmüşler
ise bu karar yüzünden sorumlu olmazlar. Yalnız bu
kararı, bakımı omuzlarına yüklenmiş,gözetim
yükümlülüğü sırtlarına bindirilmiş olan
kişiler, meme çağındaki yavrunun iyiliğini
düşünerek ve aralarında konuşup anlaşarak
karşılıklı gönül rızası ile
vermiş olmalıdırlar.
Bunun yanısıra eğer baba, çocuğuna
ücretli süt annesi tutmak isterse, eğer çocuğun
yararı bu yoldan gerçekleşiyorsa, tutulacak süt
annesinin ücretini tam olarak vermek ve ona karşı iyi
davranmak şartı ile bu isteğini yerine
getirebilir:
"Eğer çocuklarınıza sütannesi tutmak
isterseniz, vereceğiniz ücreti geleneklere uygun olarak
ödediğiniz takdirde üzerinize sorumluluk düşmez."
Burada sözü edilen ücreti tam ödeme şartı,
tutulan süt annenin çocuğa müşfik
davranmasının, onun bakım ve gözetimi hususunda
titizlik göstermesinin teminatıdır.
Ayet, sonunda meseleyi tümü ile takvaya, o köklü ve ince
bilince bağlıyor. O bilinç ki, ona havale edilen
şeyler, onsuz gerçekleşemeyecek şeylerdir;
"Allah'tan korkun ve Allah'ın
yaptıklarınızı gördüğünü
bilin."
Bu bilinç, ayetin sonunda seslendirilen ağırlıklı
teminattır, aslında tek gerçek teminat budur.
DUL KADINLAR