|
170- Onlara; "Allah'ın indirdiklerine uyun"
denilince; "Hayır, biz atalarımızdan gördüklerimize
uyarız" derler. - Peki, ya onların ataları
hiçbir şeyi düşünemeyen, doğru yolu
bulamamış kimseler idiyse de mi öyle yapacaklar?
Bu ayette kasdedilenler ister İslâm'a her çağrıldıklarında,
kendilerine hukuk sistemlerini ve ibadet geleneklerini sadece bu
ilâhi kaynağa dayandırmaları gerektiği her
hatırlatıldığında, bu dinin
onaylamadığı cahiliye geleneklerinden
kopmalarının lâzım geldiği onlara her söylendiğinde
bu ayette nakledilen sözü hatırlatan müşrik Araplar
olsun; isterse atalarından kendilerine miras
kalmış olan kültür birikimine bağlılıklarını
sürdürmekte ısrar ederek bu yeni dinin hem bütününü
ve hem de ayrıntılarını benimsemeyi inatla
reddeden yahudiler olsun; ister onlar, ister bunlar
kastedilmiş olsun, bu ayet, inanç konusunda yüce
Allah'tan başkasından birşey öğrenmeyi, bu
konuda taklitçi olmayı, düşünceden ve bilinçten
yoksun nakilciliği ağır bir dille
kınamaktadır:
Peki, ya onların ataları hiçbir şeyi düşünemeyen,
doğru yolu bulamamış kimseler idiyse de mi öyle
yapacaklar?
Eğer durum gerçekten böyleyse yine atalarından
kendilerine miras kalmış olan düşüncelere ve
geleneklere uymakta ısrar mı edecekler? Bu ne biçim bir
katılık, ne biçim bir taklitçiliktir? Bu yüzden
böylelerinin gözleri önüne, bu kör taklitçiliğe ve
katılığa yaraşan alaycı ve komik bir
tablo getiriliyor. Kendisine söylenenlerden hiçbir şey
anlayamayan, çobanın bağırarak söylediklerini
sadece anlam ve içerikten yoksun bir ses dalgalanması, bir gürültü
olarak algılayabilen, bayıra salınmış bir
hayvanın tablosu. Dahası var... Bu kimseler sözkonusu
hayvandan bile daha aşağı düzeydedirler. Çünkü
bu hayvan görebiliyor, işitebiliyor ve ses verebiliyor. Oysa
bu kimseler sağır, dilsiz ve kördürler.
|
|