Kuşkusuz bu, inanç sisteminin temel gerçeklerinden
biridir. Ayetlerin akışı bununla, hayatın sürmesine
aldanmamaları konusunda uyarmak amacıyla, Allah'ı
anmayan, O'na şükretmeyen gafil gönüllerin teline
dokunuyor.
Burada sözkonusu edilen `ecel', ya her insanın
ölümüyle, hayatının sona ermesiyle dolan "ecel"dir
ya da her milletin yeryüzündeki güçleri ve hakimiyetleri anlamındaki
`ecel'idir. İster bu olsun ister şu olsun, farketmez.
Bir an bile öne alınması ya da geciktirilmesi mümkün
değildir bunun.
Bu gezintiyi tamamlamadan önce, gerek -En'am suresinde (3)
sözkonusu edilen kurbanlar, adaklar ve bunlara ilişkin
olarak belirlenen haramlar ve helaller konusunda gerekse bu surede
sözkonusu edilen giyecek ve yiyecek konusunda cahiliye mensuplarının
tutumlarını karşılarken Kur'an'ın ifade yöntemindeki
şaşırtıcı benzerliği belirtmeden geçemeyeceğiz.
Kur'an'ın ifade yöntemi, kurbanlar, adaklar, hayvanlar ve
meyveler konusunda öncelikle cahiliyenin fiilen uyguladığı
gelenekler ve uyguladıkları bu geleneklerin
Allah'ın hükmü olduğunu -Allah'a iftira atarak- ileri
sürmeleriyle söze başlamıştı. Sonra,
kendilerinin haram kıldıkları şeyin Allah
tarafından haram kılındığına ve helâl
kıldıkları şeyin Allah tarafından helâl
kılındığına ilişkin olarak
dayandıkları bir kanıtın olup
olmadığını sormuştu.
Burada da aynı sıra ve adımlar takip
edilmiştir. Çıplaklık kötülüğü ve giyecek
ve yiyecekler konusunda yasaklar (haramlar) ve serbestler (helaller)
belirleme bakımından egemenlik iddiasında
bulunmakla içine düştükleri şirk durumu
anlatılmıştı. Bu kötülük ve şirkten
sakınmaları gerektiği vurgulanmıştı.
Bunun yanında şeytanın yaptıkları ve
komplosu sonucu anne ve babalarının cennette tek
başına gelen çıplaklık trajedisi dile
getirilmiş ve yüce Allah'ın ayıp yerlerini örten
giysilerle süslenmelerini sağlayan giysileri göndermekle
onlara yönelik nimeti hatırlatılmıştı.
Ardından bu konuda belirledikleri yasaklar (haramlar) ve
serbestler (helallerin) için bunlar Allah'ın hükmüdür!
O'nun emridir demeleri tuhaf karşılanarak
reddedilmişti:
"De ki; Allah'ın kullarının yararına
sunduğu güzellikleri ve temiz yiyecekleri kim haram etti? De
ki, "Bunlar, dünya hayatında müminler içindir, kıyamet
günü ise sadece onlarındır. Biz ayetlerimizi bilenlere
böyle ayrıntılı biçimde açıklıyoruz.
Burada kesin bilgiden söz edilmektedir, müşriklerin
dinlerini, düşünce yapılarım, ibadetlerini ve
yasalarını dayandırdıkları
sanılardan ve yalanlardan değil. İşledikleri kötülüklere
ilişkin ileri sürdükleri asılsız kuruntular
boşa çıkarılınca Kur'an'ın ifade yöntemi
yüce Allah'ın gerçekten onlara haram kıldığı
şeyleri açıklamaya koyulmuştu:
-"De ki Allah sadece açık-gizli bütün
kötülükleri, günahı, haksız saldırıyı,
Allah'ın hakkında hiçbir delil indirtmediği
şeyleri O'na ortak koşmanızı ve Allah
hakkında bilmediklerinizi söylemeyi haram kıldı."
Nitekim daha önce de giyecek ve yiyecekler konusunda yüce
Allah'ın emrettiği gerçekleri açıklamış
onların Allah'a dayandırarak ileri sürdükleri
hükümlerin geçersizliğini açıklamıştı:
"Ey insanoğulları her mescide girişinizde güzel
elbiseler giyiniz, yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz.
Çünkü Allah israf edenleri sevmez."
Her iki karşılaşmada da sorun bütünüyle iman
ve şirk sorununa bağlanmıştı. Çünkü bu
özü itibarıyla hakimiyet sorunudur, insanların
hayatı üzerindeki hakimiyet yetkisinin kime ait olacağı
sorunudur. İnsanların kulluklarının kime yönelik
olacağı sorunudur.
Sorun aynı sorundur. Ve bu sorun.
karşılanırken aynı yönteme başvurulmakta,
aynı adımlar takip edilmektedir. Ve kuşkusuz ulu
.Allah doğru söylüyor!
"...Eğer Kur'an Allah'dan başkası
tarafından gelmiş olsaydı, içinde mutlaka birçok
çelişkiler bulurlardı." (Nisa: 82)
En'am suresi ile A'raf suresinin tabiatlarını
incelediğimizde, inanç sorununun irdelendiği bu iki
farklı alanda Kur'an'ın ifade birliği ve önemi
daha bir belirginleşmektedir. Çünkü alanları
farklılığı, temel sorunlarda cahiliyeye
karşı başvurulan metodun birliğine engel
oluşturmaz. Ve kuşkusuz bu Kur'an-ı indiren ulu
Allah eksikliklerden uzaktır, yücedir.
AYETLERİ DOĞRULAYANLAR VE YALANLAYANLAR
Şu anda... ilk yaradılış hikâyesi ile
bedenin giysilerle, ruhun da Allah korkusuyla örtülmesi
konusunda Arap cahiliyesinin bunun da ötesinde tüm cahiliye
toplumlarının karşılanması, aynı
zamanda bu sorunun tümden büyük inanç sorununa bağlanması
üzerine yapılan değerlendirme amaçlı bu uzun
duraklamanın ardından...
Evet, şimdi de insanoğluna yönelik yeni bir çağrı
başlıyor. Geçen duraklamada giysi sorununun bağlandığı
büyük sorunla ilgili bir çağrı... dini kurallar ve
yasalar konusunda, hayata ilişkin durumlarda ve sistemlerde
başvurulacak ve uyulacak merci sorunu... İnsanların
başvuracakları yönü belirlemek içindir bu. Bu yön
Rabblerinden getirdikleri mesajı duyuran Peygamberlerin -salât
ve selâm üzerine olsun- yönüdür. Bu gezintide ayetlerin akışının
değindiği yolculuğun sonunda gerçekleşecek
hesaplaşma ve yapılanların karşılık
görmesi olayı peygamberlerin çağrısına uyma
ya da uymama temeline göre olacaktır: