Musa peygamber büyük bir öfke ile kavmine dönmüştü.
Sözlerinde ve hareketlerinde bu öfkenin tepkileri görülüyordu.
Kavmine söylediği şu sözlerinde, bu öfke rahatlıkla
gözlemlenebiliyordu:
"Benim arkamdan yokluğumda ne kötü işler
yapmışsınız? Yoksa Rabbinizin hükmünü öne
almaya mı kalkıştınız? dedi."
Kardeşi Harun'un saçından tutup çekmesi ve ona karşı
sert davranması da Hz. Musa'nın öfkesini ortaya koyan
hareketlerdendir:
"Kardeşinin başını tutup kendine
doğru çekti."
Burada Hz. Musa -salât ve selâm üzerine olsun- kızmakta
haklıydı. Çünkü beklenmedik acı bir olayla, köklü
bir değişiklikle
karşılaşmıştı.
"Benim arkamdan yokluğumda ne kötü işler
yapmışsınız?
Ben sizden ayrılıp gittiğimde hidayet üzere
bulunuyordunuz. Benden sonra sapıklığa düştünüz.
Ben sizden ayrıldığım zaman Allah'a
tapıyordunuz. Benden sonra, sadece bir böğürmesi
bulunan ceset halindeki buzağıya taptınız!
"Yoksa Rabbinizin hükmünü öne almaya mı
kalkıştınız?"
Yani siz Rabbinizin hükmünü ve cezasını acele
istediniz! Şöyle de olabilir: Siz Allah'ın sözünde ve
buluşma vaadinde acele ettiniz!
"Levhaları yere attı ve kardeşinin
başını tutup kendine doğru çekti."
Hz. Musa'nın bu hareketi, sert tepkisinin ifadesidir. Bu
levhalar onun yüce Rabbinin sözlerini taşıyorlardı.
Musa peygamberin öfkesi, aklını başından
almadığı müddetçe, onları asla atacak
değildi. Kardeşinin saçından tutup çekmesi de bu
sert tepkisinin bir ifadesiydi. Musa peygamberin kardeşi ise,
temiz kalpli iyi bir insan olan Harun'du.
Tam bu sırada Hz. Harun, öfkesini dindirmek amacıyla
Musa'nın gönlünde kardeşliğin şefkat
duygularını harekete geçirmeye ve kendi konumunun
tabiatını ona göstermeye çalışıyor.
İsrailoğulları'na öğüt vermede ve onları
doğru yola getirmeye çalışmada kusur
etmediğini anlatmaya çalışıyor:
"Kardeşi ise, "Ey anamoğlu,
soydaşlarım beni saymadılar, horladılar,
nerdeyse beni öldüreceklerdi."
İşte burada biz,
İsrailoğulları'nın altın
buzağıya ne denli bir coşku ve heyecanla yöneldiklerini
kavrayabiliyoruz. Bu öyle bir coşku ve heyecandır ki,
Hz. Harun onların bu dönüş ve düşüşlerine
engel olmak istediğinde, onun canına kıymayı
bile göze almışlardı.
"Annemin oğlu"... Bu ince ruhlu çağrı
ile ve bu şefkate dayalı kardeşlik bağı
ile ona sesleniyor:
"Soydaşlarım beni saymadılar,
horladılar,neredeyse beni öldüreceklerdi."
Konumunu gerçek biçimde tasvir eden bu açıklama ile,
"Beni düşmanları güldürecek biçimde hırpalama."
Bu ifade, Harun peygamberin yardımcı olan ve destek
veren kardeşlik vicdanını harekete geçirmek için
başvurduğu başka bir yöntemdir. Hz. Harun, Musa'nın
kendisiyle matrak geçecek düşmanların yanında böyle
davranmamasını hatırlatıyor!